Gelecekteki gıda kaynaklarını güvence altına almak için bilim insanları durmadan çalışıyor!
2050’ye kadar, dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Bu artışın hızlı kentleşme ile birleşmesinden, birçok toplumsal ve çevresel zorluğun ortaya çıkması bekleniyor.
Yenilikçi gıda teknolojileri, besinleri sağlamamıza, tarımsal kaynaklar üzerindeki baskıyı ve gıda israfını azaltmamıza yardımcı olacak heyecan verici çözümler sunuyor.
Bu potansiyel çözümlerden üçüne bir göz atalım:
Gıda Yazıcıları:
Sürdürülebilir, kişiye özel ve besleyici gıda ürünleri oluşturmak için 3D baskı teknikleri kullanılıyor. Bilgisayara bağlı bir yazıcı peynir, çikolata ve et gibi gıdaları, püre haline getirilmiş veya eritilmiş bileşenlerle, katman katman üretiyor.
Bileşenlerin besin içeriği kontrol edilebilir olduğundan, bu işlem bize daha sağlıklı gıda seçenekleri sunabiliyor. 3D baskı, özelleştirilmiş üretim için de uygun maliyetli bir teknik olarak görünüyor.
Bu işlem, sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında da algler, mantarlar, deniz yosunu, böcekler gibi et alternatiflerinin kullanımını da teşvik edebilecek gibi görünüyor.
Yetiştirme Teknikleri:
Tarım uygulamaları, üretim verimliliğini en üst düzeye çıkarma zorluğuyla karşı karşıya. Bu yükü hafifletmeye yardımcı olabilecek gen düzenleme teknikleri, mahsullerin besin değerini iyileştirebilir ve dayanıklı özelliklere sahip bitkiler yaratarak kayıpları en aza indirebilir.
Bu teknikle istenmeyen genler, hücrenin genomundan kırpılarak çıkarılabilir veya değiştirebilir; ayrıca gıda atıklarının çevresel etkisini azaltmaya yardımcı olabilecek, daha uzun raf ömrü sağlar.
Bu teknik yalnızca verimli, çok yönlü ve esnek değil, aynı zamanda mevcut teknolojilerden daha uygun maliyetlidir.
In vitro:
Gelecekteki nüfus artışının taleplerini karşılamak için, et üretiminin 200’den 470 milyon tona çıkarılması gerekebilir. Bazı çiftlik eti ürünlerinin alternatifleriyle değiştirilmesi, arazi kullanımındaki olumsuz etkilerin dengelenmesine ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olabilir. Çiftlik hayvanları yerine hayvan hücrelerinden, kültür veya in vitro yani laboratuvarlarda yapay koşullarda üretilen etler olabilir.
Bu teknolojiyi daha az yağ ve daha fazla Omega-3 içeren et üretmek için kullanabileceğimizden, geleneksel et ürünlerinden daha sağlıklı olabilir. Ancak bu ürünlerin, dokusunun ve lezzetinin geleneksel etle aynı olması beklenemez.
Kültür etini büyük ölçekli üretebilmek için önemli miktarda enerji gerekir. Bu nedenle kültür etinin yaygın tüketiminin ekonomik olarak uygun olup olmayacağı belirsizdir. Bununla birlikte, bu üretim şekli, hayvan refahı, kaynak yönetimi, antibiyotik kullanımı ve metan emisyonları gibi geleneksel et üretiminin getirdiği bir dizi sorunu önler. Tarım arazileri, yeni ormanlar yaratmak veya biyoenerji üretimi için yeniden kullanılabilir.
Yeni gıda teknolojileri, gıda üretiminin sürdürülebilirliğini geliştirmek için bize giderek daha verimli seçenekler sunuyor.
Nüfus artışı karşısında, bu teknolojiler yüksek kaliteli gıda tedarikini güvence altına almak ve gıda endüstrisinin olumsuz çevresel etkilerini azaltmak için ihtiyaç duyulan kaynaklar olabilir.
Kaynak: