Çocuklar oyunlarında farkında olmadığımız hangi mesajları veriyorlar? Maltepe Üniversitesi’nde görev yapan psikolog, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Amara R. Eckert, çocukların oyunlarında verdikleri mesajları, doğum öncesi dönemin izlerini hayata nasıl yansıttıklarını ve psikolojinin bu döneme dair ne tür çalışmalar yaptığını bizimle paylaşıyor.
Bu içerik, yazarın Fikir Turu’nda yayınlanan yazısından derlenmiştir.
Çocukların söyleyemediği şeyler
Koşulların analiziyle ilgilenen felsefi bir disiplin olan yorum bilim (hermeneutics) sayesinde doğum öncesi ve doğum deneyimlerinin anlaşılabilmesiyle, çocukların tedavi ve gelişiminde birçok sorunun yanıtı tatmin edici şekilde verilebiliyor. Çocukların sözel olmayan ifadeleri ve dışavurumlarına dayanarak yorumlanan görüşler, karanlıkta kaldığını sandığımız şeyleri kavramamıza yardımcı olabilirler.
Bir çocuk ne kadar neşeyle dünyaya gelirse ve ne kadar neşeyle hayata sokulursa, sağlıklı ve başarılı olma olasılığı o kadar artar.
Yaklaşık 65 yıl önce tıp ve psikolojide, yeni doğan bebekler refleksleri olan bir bohça gibi görülürdü. Günümüzdeyse, çocuklarda doğum öncesi ve doğumdan fiziksel hatıraların uyandığı ve yeniden canlandırıldığı anlaşılabiliyor.
Çocuklar, çeşitli oyun temalarıyla doğum öncesine dair mesajlar verebilirler. Hislerini oyunla dışa vurabilirler. Doğum deneyiminin sembolik bir yankısı olarak, tünellerde sürünmek ve dar materyaller, çıkış yollarını bulma mücadelesi, materyallerden kurtulma vb. şeylerle geçiş dönemlerini anlatırlar. Yaşamın bu dönemindeki deneyimlere gözlerimizi kapatmamak gerekir. Bu yaşamsal sorunların dışa vurumu, çocuklar için çok önemli olabilir. Çocuklar, çoğunlukla travmatik deneyimlerini ifade edemezler.
Yaşam deneyimleri bedende depolanabilir ve tetikleyici durumlara göre güncellenebilir. İnsan hücreleri, hücre anıları olarak adlandırılan, yaşamın erken aşamalarındaki deneyimleri saklarlar. Psikolojik süreçler insanların hareketini etkiler. Bu nedensel bağlantıya psikomotor denir. Psikomotor süreçlerin örnekleri yüz ifadeleri, yürüme veya konuşma olabilir. İnsanın hareket etme ve iletişim kurma yeteneğinin temeli olarak motor ve sosyal becerilerin öğretilmesini içeren, diyalog ve yaratıcı yönleriyle ifadesini sağlayan tedaviye psikomotor terapi denir.
Oyun deyip geçmemeli
Uzmanlar tarafından incelendiğinde, sembolik oyunlar ve anaokulu döneminin ortak çocuk oyunları da doğum ve doğum öncesi deneyimleri işlemek ve entegre etmek için ritüel olarak kabul edilebilirler. “Saklambaç”, “Kedi ve Fare” ve diğerleri, ritüelleştirilmiş oyun biçimleri haline gelen yaşam temalarıdır.
Çocuklara oyunlardaki sembolizmin yardımıyla kendilerini ifade etmelerine izin verildiğinde, çeşitli hareket oyunları için bir alan, ayrıca çocukların doğum öncesi ve doğum konularının entegrasyonu için neredeyse ideal bir ortam sunulmuş olur. Doğum sırasında ve öncesinde yaşanan beklenmedik çocuk, kız beklerken erkek olması, sezaryenle doğum ve planlama, ölüm ve üzüntü gibi deneyimlerin bir kısmını doğrudan, bazılarını ise dolaylı olarak kaçınılmaz biçimde tekrarlayabilirler.
Pek çok vakadan elde edilen bilgilere bakarak oyunlardaki semboller hakkında şu söylenebilir:
-Çoğunlukla birincil ve ikincil(acil) sezaryen doğum deneyimleri atom ve hidrojen bombaları, el bombaları ve tank patlamalarıyla bağlantılıdır.
-Tünel, ev ve mağara savunmaları da güç ve güçsüzlükle alakalıdır.
Kişinin yaşamdaki yeri, tutunması, var olması gibi konular, dikkatli bir yetişkin için neredeyse her zaman psikomotor alanda oyun temaları olarak görülebilir. Ancak bu konuların tartışmalı doğası hem terapistler hem de gözlemciler için somuttur. Bununla birlikte, bu sembollerin hipotezleri ve yorumları, her çocuğun bireysel yaşam bağlamı içinde çeşitlilik ve farklılık gösterir.
fikirturu.com/insan/cocuklarin-soyleyemedigi-seyleri-anlamak-mumkun-mu/