Farkında olmadan hafızanıza ne kadar çok şarkı sözü kaydetmiş olduğunuzu hiç fark ettiniz mi? Çok eskilerde kalan bir şarkının sözleri, yıllar sonra bile dinlediğinizde dilinizden dökülmeye başlar. Ya da hiç aklınızda olmayan bir şarkı, ufak bir çağrışımla tüm sözleri ile gün yüzüne çıkar. Belki de beynimizde sadece vokal müziklere duyarlı özel nöronlar bulunması, bunun nedenlerinden biridir. Ne de olsa araştırmacıların, hafızanın nöronlar arasındaki bağlantılarda oluştuğuna inanıyor. Gelelim asıl konuya; yapılan bir araştırma, şarkı dinlerken özellikle tepki veren beyin hücrelerini tanımladı. Bu, insanların asıl işi şarkı söylemeyi işlemek olan nöronlara sahip olabileceği anlamına mı geliyor? Cevabını bulmak için araştırmaya daha yakından bakalım.
Öncelikle çalışma, beynimizde enstrümantal müzik ve vokal müzik arasında bir ayrım olduğunu gösteriyor. Bu demek oluyor ki insan beyninde şarkı söylemeye yanıt veren ama müziğin diğer türlerine tepkisiz kalan nöronlar var. İşitsel kortekste bulunan bu nöron grubu, belirli ses ve müzik kombinasyonlarına yanıt veriyor gibi görünürken, gündelik konuşma ya da enstrümantal müziğe pek de cevap vermiyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) araştırmacılar, özel bir teknik kullanarak seslere verilen nöral tepkileri ölçtü. 15 katılımcının tuvalet sifonu, trafik, enstrümantal müzik, konuşma ve şarkı söyleme dahil olmak üzere 165 farklı sese verdiği tepki test edildi. Araştırmanın yapılışı ilginç hatta ürkütücü bile denilebilir çünkü nöral tepkiler, elektrotların doğrudan beynin yüzeyine yerleştirilmesiyle beyin aktivitesini kaydeden elektrokortikografi (ECoG) tekniği sayesinde ölçülüyor. Kesi gerektiren bir işlem olduğu için ECoG, tipik olarak insanlarda yapılmıyor ameliyat olmak üzere olan epilepsi hastalarını izlemek için kullanılan yöntemde hastalar, çalışmalara katılıyor. Araştırma işte bu şekilde gerçekleştirilmiş ve bazı nöronların neredeyse yalnızca şarkı söylemeye tepki verdiği ortaya çıkmış. Enstrümantal müzik ve konuşmaya verilen tepkiler ise ‘küçük’ olarak tanımlanmış.
Aslında bu çalışma daha önce de denenmiş ama tamamen farklı bir yöntemle. MIT ekibi yine aynı 165 ses setini çalarak hastalardan fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) verilerini toplamış. Aradaki fark ne derseniz; fMRI beyindeki kan akışına bakarak beyin aktivitesini ölçerken, ECoG elektriksel aktivite hakkında daha kesin veriler veriyor. Elbette ilk araştırma da çok kıymetli ve bilim adamları, yeni çalışmada fMRI ve ECoG verilerini birleştirmişler. ECoG ve fMRI’yi birleştirmenin yöntemi de önemli bir metodolojik ilerleme olarak görülüyor. Çünkü araştırmacılar her elektrotun kaydettiği verileri üreten nöral popülasyon türlerini çıkarmalarına izin veren yeni bir istatistiksel yöntem geliştirmişler. Bulgu, araştırılması düşünülemeyecek potansiyel yeni şeyleri ortaya çıkarabilmek açısından da önemli görüldü.
Bilim adamları, bazı nöral popülasyonların neden sadece şarkı söylemeye tepki verdiğini henüz bilmiyorlar ancak bunun hayatta kalmamızla ilgisi olabileceğini düşünüyorlar. Seslerin müzikal özelliklerini ayırt edebilmek, hayatta kalmak için gerekli görüşünü savunan bilim adamları, bu yatkınlık yeteneğinin işitsel kortekse bağlı olmasını da bu açıdan mantıklı buluyor. Cevap henüz net değil. İlerleyen zamanda, araştırma ekibi şarkı söylemenin hangi yönlerinin bu nöronların tepki vermesine neden olduğuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmayı umuyor.
Kaynak: www.smithsonianmag.com/smart-news/