Büyük bir koşturmacayla geçen günümüz dünyasında yalnızlık bazen lüks olarak görülebilir ama size bir tavsiye; nefes aldıracak kısa süreli molalar dışında kendinizi çok da fazla tek başına kalmaya alıştırmayın. Neden mi? Çünkü görünen o ki demans hastalığının en büyük dostu, yalnızlık. Demans neydi diye düşünenler için yaygın bilenen adıyla ‘bunama’ demek hatırlatıcı olacak. Aslında tek bir hastalık ismi olmayıp, bellek ve benzeri zihinsel yetenek bozukluğu gösteren hastalıkların genel adı olan demans, genellikle 60 yaşından sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle de yalnızlıkla gelen rahatlığa fazla kapılmamak, özellikle ilerleyen yaşlarda sağlıklı kalmak açısından düşündüğümüzden fazla önem taşıyor.
Risk üç kat artıyor
Konuyla ilgili en sık rastlanan şehir efsanesi, beyin hücrelerimiz çalışmayınca unutkanlık artar sözleri. İnsanın tek başına olmasının, çok fazla konuşmamasının, faaliyette bulunmayıp içe kapanık yaşamasının sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozduğuna ve sonunda hafıza kaybına yol açtığına inanılır. Peki bu inanış ne kadar doğru?
Yalnızlık-demans dostluğu, birçok araştırmanın da merak konusu. Önemli bir araştırmada yalnızlığın bilişsel işlev üzerindeki etkisini anlamak üzere, demansı olmayan bireyler 10 yıl boyunca takip edilerek veriler toplanıyor. Oldukça uzun süren bu araştırma gösteriyor ki haftada 3 veya daha fazla gün kendini yalnız hisseden kişilerin demans geliştirme olasılığı, daha yüksek.
Yalnızlık ile artan bunama riski arasındaki ilişki, 80 yaş ve üzeri bireylerde anlamlı bulunmuyor. Ancak, 80 yaşın altındaki yalnızlık yaşayan katılımcıların demans geliştirme olasılığının, yalnız olmayanlara göre belirgin derecede fazla olduğu görülüyor. Araştırmacılar, genetik risk faktörlerinin yalnızlık ve bunama riski arasındaki ilişkisini de inceliyor. Bu inceleme, bunama riskini artıran APOE ε4 genine sahip olmayan 80 yaş altı katılımcılar arasında bile yalnızlığın bunama riskinde üç kat artışa sebep olduğunu ortaya koyuyor.
Hangisi Neden Hangisi Semptom?
Birçok nörolog yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini benimsemiş görünse de konunun karşıtları da var. Bulgular yalnızlık ve demans riski arasındaki bağlantıyı sağlam bir şekilde ortaya koyuyor diye düşünebilirsiniz ancak sonuçlara rağmen, bazı nörologlar için bu ve benzeri araştırmalar gerçeği tam olarak ifade etmiyor. Çünkü hangisinin neden hangisinin semptom olduğunu ortaya koymak aslında o kadar da kolay değil. Yalnızlığın demansın erken bir semptomu mu yoksa bilişsel gerileme ve nöropatolojiye erken katkıda bulunan bir unsur mu olduğu henüz tam olarak bilinmiyor. Demansın çok erken belirtilerini tespit edene kadar bu soruya cevap vermek çok da kolay görünmüyor.
Demans hastalıkları yaygınlığını artırıyor. Bununla birlikte günümüzde yalnız yaşamak, özellikle modern toplumlarda artış gösteriyor. Çalışan, bekar bireylerin toplumda daha fazla yer almasının yanı sıra pandeminin insanlarda bıraktığı etkisi de yalnız kalma ve sosyal izolasyon duygularını pekiştiriyor. Bu iki unsurun birbirini nasıl ve ne şekilde etkilediğini tam olarak anlayabilmemiz için, daha fazla zamana ve araştırmaya ihtiyaç var gibi görünüyor.
Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/