Her zaman semptomlara bakıp en kötüsünden mi korkuyorsunuz? Belirtilerinizi korkunç tıbbi durumlarla karşılaştırarak hiç gece geç saatlere kadar ekran başında araştırmalar yaptınız mı? Vücudunuzda bir nokta, kızarıklık veya tuhaf bir şişlik fark ettiğinizde kaderin nihayet sizi yakalayacağından korktunuz mu? Kötü haber alacağınızı düşünerek doktorunuzdan test sonuçlarınızı almaktan korkuyor musunuz? Tabii ki, zaman zaman sağlık konusunda endişelenmek normaldir, ancak bu sorulardan herhangi birine ‘Evet’ yanıtı verdiyseniz, o zaman dünyadaki ‘hastalık kaygısı bozukluğu’ yaşayan yaklaşık bir milyar kişiden biri olabilirsiniz.
Peki durum böyleyse ne yapmak gerekir? Sağlığınız hakkında endişelenmenin üstesinden nasıl gelinir? İşte adım adım anahtar noktalar:
Bu kaygıyı tetikleyen en büyük neden, belirsizliğe tahammülsüzlük sorunu. Sorununuz aslında sağlığınız değil, geleceğin ne getireceğini bilmemekten kaynaklanan rahatsızlığınız.
Bir hastalığa sahip olsanız bile iyi bir şekilde yaşamanın mümkün olduğunu görmelisiniz. Sağlığın garantisini istemek anlaşılabilir ancak bu imkansızdır. Aslında, ciddi veya ölümcül hastalığı olan çoğu insan, hastalık içeren bir geleceğin bilgisine rağmen hayattan zevk alır ve iyi yaşar. Gerçekten ciddi bir hastalığınız olsa bile hayatın tadını çıkarabileceğinizi unutmayın.
Hastalık kaygınızı neyin koruduğunu anlayın. Güvence aramak veya hastalığın hatırlatıcılarından kaçınmak, olumsuz pekiştirme biçimleridir. Vücudunuzu veya bir başkasının vücudunu kontrol etmek, semptomları araştırmak, karşılaştırma amacıyla semptomlar hakkında konuşmak veya sadece iyi olduğunuzdan emin olmak için tıbbi ekibinizle konuşmak, tüm bu faaliyetler anlaşılabilir bir azalmaya yönelik girişimlerdir. Ancak sürekli sağlık kontrolü, araştırma ve benzeri faaliyetler, en kötü senaryo düşüncelerinden kurtulma yeteneğinizi zayıflatır ve sadece küçük bir hastalık veya bazı anlık, önemsiz semptomlar gibi diğer olasılıkları hayal etmenizi zorlaştırır.
Sağlık kaygınızı sürdüren tetikleyicileri belirleyin. Olumsuz pekiştirme döngüsünü tersine çevirmenin en iyi yolu, hastalıkla ilgili endişelerinizin tetikleyicilerini, endişe ve kaygılarınızdan kurtulmaya çalıştığınız tüm yolları belirlemektir. Semptom ve ağrılar, ölüm haberi almak, hastane veya cenaze evine gitmek gibi tetikleyicileri listeleyin.
Sonraki adım hastalıkla ilgili maruz kalma tedavisi uygulamak. Bu terapi, kişiye günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen korkuları, güvenli bir ortam aracılığıyla yönetebilmeyi öğreterek yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Bu yaklaşım, kendinize endişenizle başa çıkabileceğinizi ve buna dayanabileceğinizi öğretmenize yardımcı olacaktır.
Güven arayışınızı azaltın. Hastalıkla ilgili çok fazla araştırma ve diğer kontrolleri yapmayı yavaş yavaş bırakın. Bu aşamayı da geçtiyseniz, kaygı uyandıran tetikleyicilerden kaçınmayı azaltmanın vakti geldi.
Hayatta olmanın ne anlama geldiğini düşünün. Kendinize hiçbir insanın iyi bir sağlık ve uzun bir yaşam vaadi almadığını hatırlatın. Huzura kavuşan insan, anın değerini fark edendir.
Kaynak: https://psyche.co/