Bilgi çağında, zindeliğimizi takip etmek için yeni yollar bulmamız şaşırtıcı değil. Bir zamanlar yalnızca günün saatini takip ederken artık akıllı telefon, saat ve farklı cihazlarla kalp atış hızını, attığımız adımları, kalori verilerini, çıkılan merdivenleri, uyku düzenini ve hatta bazen EKG’leri veya kan oksijen seviyelerini takip edebiliyoruz. Peki bu veriler gerçekten yararlı mı? Daha sağlıklı yaşamlar sürmemize yardımcı oluyor mu?
Mevcut literatür, ilk aşamalarında olmasına rağmen, bunu önermiyor. The American Journal of Medicine’de yayınlanan bir inceleme, giyilebilir cihazların sağlık sonuçları için bir fayda sağladığına dair çok az gösterge buldu. Geçici bir motivasyon sağlasalar da incelenen çalışmaların çoğu, bu cihazlarla elde edilen verilerin uzun vadeli sağlık trendleri üzerinde önemsiz bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. Neden mi? Çünkü sayısız bilgi toplamamıza rağmen, bunların hiçbirini kullanmak için etkili bir yöntemi bir araya getiremiyoruz. Birçok kişi bu verileri kapsamlı ve eyleme geçirilebilir bir fitness planında derlemek için gerekli bilgi ve deneyime sahip değil.
Ölçümleri sürekli kontrol etmekten kaçının
Bunun da ötesinde gerçek zamanlı veriler bazı kişilerde bağımlılık yapıyor ve güncellenmiş ölçümleri sürekli kontrol etme dürtüsü geliştiriyor. Bu kişiler, daha on beş dakika önce kontrol etmiş olsa bile tüm ölçümlerini tekrar gözden geçirmek zorunda hissedebiliyor. Verileri kontrol etmek için ekran başında saatler geçiriyor. Yani veriler sağlık üzerinde olumlu bir etki yaratmadığı gibi zihinsel durum ve motivasyona zarar da verebiliyor. Oysa incelemeler gösteriyor ki bu verilere bakmayı bırakanlar antrenmanlardan daha güçlü sonuçlar alabiliyor ve en önemlisi de fiziksel ve duygusal olarak daha az tükenmişlik hissediyor. Sürekli kalp atışlarının, kalori yakımının kontrol edildiği bir antrenman, sürekli aşırı çalışmaya, sürdürülemeyen hızlarda koşmaya ve yarardan çok zarar veren ağırlıkları kaldırmaya yol açabiliyor.
Vücudumuz, ne zaman ayağa kalkması, esnemesi veya hareket etmesi gerektiğini bilen karmaşık bir makinedir. Oysa akıllı makinelerin sunduğu göstergeler, insanı vücudumuzdaki ipuçları yerine genelleştirilmiş fitness yönergelerine tepki vermeye sevk edebiliyor. Ayağa kalkma zamanı geldiğinde bileklerimiz vızıldıyor. Adım sayısına ulaştığımızda dijital havai fişekler gönderiyor. Kalp atış hızımızı ise günün her anında gösteriyor.
Bununla birlikte kalori sayımı gibi verilerde hatalı ölçüm tartışmalarının da devam ettiği düşünülürse tüm görevi bir cihaza bırakmak pek de doğru olmasa gerek.
Elbette bu teknoloji ve beraberinde getirdiği kolaylıklara “kötü” demek doğru olmaz. Dikkatli bir şekilde kullanıldıklarında, etkili bir fitness planı geliştirmeye yardımcı olacak birçok araçtan oluşan bir koleksiyonda harika bir araç olabilirler. Ancak kendinizi gerçek fiziksel durumunuzu değerlendirmek yerine cihazınızı sürekli kontrol ederken buluyorsanız, bunu bir kenara bırakmanın zamanı gelmiş olabilir.
Kaynak: https://betterhumans.pub/