21.Yüzyılda Daha İyi Bir Siz İçin 21 Kitap’ta (The New Self-Help: 21 Books for a Better You in the 21st Century) yer verilen kitaplardan biri de Nobel ödüllü Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme (Thinking Fast and Slow) adlı eseri. Kitabını okuyucuyla sohbet eder tarzda kaleme alan yazar, insanın düşünce yapısı ve karar alış mekanizmaları üzerine yazığı kitapta iletişimciler için karşısındakini ikna edecek mesaj oluşturmanın temel ilkelerini paylaşıyor. İşte yazarın kendi kaleminden tüm iletişim çalışmalarında kullanabileceğiniz en temel kural:
“Alıcıların inanmasını istediğiniz bir mesaj yazmanız gerektiğini varsayalım. Mesajınız elbette zaten doğrudur ancak bu, insanların bunun doğru olduğuna inanması için tek başına yeterli olmayacaktır. Bunun gibi bir durumda, bilişsel kolaylığı kendi lehinize kullanmak daha mantıklı bir yoldur.
Bilişsel kolaylık, belirli bir görev için gereken zihinsel çabanın derecesini ifade eder. Beyniniz “kolay”ı işlerin iyi gittiğinin bir işareti olarak kaydeder: Tehdit yok, önemli bir haber yok, dikkati yeniden yönlendirmeye veya çabayı harekete geçirmeye gerek yok. Bilişsel kolaylık, beynin yaratıcı düşünmeye, doğru sezgiye ve hatta hoş bir ruh haline yardımcı olan bilgileri işlemek için “hızlı” sezgisel sistemi kolaylaştırır. Nasıl çalıştığını anlamak, etkilerini artırmanıza yardımcı olabilir.
Tekrar, Aşinalık ve İyi Hisler
Bilişsel kolaylığı sağlamanın bir yolu, tekrar yoluyla bir aşinalık duygusu yaratmaktır. Ünlü psikolog Robert Zajonc bunu “salt maruz kalma etkisi” olarak adlandırıyor. Öğrenci gazetelerinde bu etkiyi test etmek için yapılan bir çalışmada gazetenin ön sayfasında farklı kelimeler içeren bir içerik kullanıldı. İçerikte geçen sözcüklerin tekrar edilme sıklığı değişkendi. Sözcüklerden biri yalnızca bir kez gösterildi; diğerleri iki, beş, 10 veya 25 ayrı durumda ortaya çıktı. Gizemli reklam dizisi sona erdiğinde, araştırmacılar üniversite topluluklarına anketler göndererek her bir kelimenin “‘iyi’ mi yoksa ‘kötü’ bir şey mi ifade ettiğine” dair izlenimlerini sordu. Daha sıklıkla gösterilen kelimeler, yalnızca bir veya iki kez gösterilenlerden çok daha olumlu olarak değerlendirildi.
Aşinalık duygusu, bir rahatlık hissi, hatta hafif bir şefkat duygusu yaratır. Aynı zamanda çağrışımsal hafızayı, yani beynin birden fazla öğe arasında ilişkiler yaratma ve hatırlama becerisini harekete geçirmek için de kritiktir.
Bu da bizi baştaki soruya geri getiriyor: İkna edici bir mesaj nasıl oluşturulur? Genel ilke, izleyicilerinizin bilişsel gerilimini azaltmak için yapabileceğiniz her şeyin sizin lehinize çalışacağıdır. Yapabiliyorsanız, karakter yazı tipi ve arka plan arasındaki görsel kontrastı artırarak okunabilirliği en üst düzeye çıkarın. Güvenilir ve zeki algılanmak istiyorsanız, daha basit bir dilin işe yarayacağı yerde karmaşık bir dil kullanmayın. Araştırmalar, tanıdık fikirleri gösterişli bir dille ifade etmenin zayıf zekanın bir işareti olarak görüldüğünü gösteriyor. Yapabiliyorsanız fikirlerinizi mısralara yerleştirin, gerçek olarak alınma olasılıkları daha yüksek olacaktır. Mesajınız ne kadar kolay okunur, anlaşılır ve hatırlanırsa inandırıcılığı o kadar yükselir.
Kaynak: https://medium.com/