Çocuklarla yaşanan bir kayıp hakkında konuşmak, birçok yetişkin için çok zordur. Yetişkinler bu kavram ile ilgili olarak bütün soruları yanıtlamaları gerektiğini, ancak bu arada da çocukları üzmemeleri gerektiğini düşünürler. Öte yandan, çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren farklı kayıplara tanıklık ederler. Evdeki bir çiçek ölür, yolda ölmüş bir kuş görürler. Çocukların ölüm hakkında neler düşündükleri yaşlarına ve konumlarına göre değişir.
- Okul öncesi dönemdeki bir çocuk, ölümün geriye dönüşü olan bir durum olduğuna inanır. Kişi o an için yok olmuştur, ama geri gelecektir, işlerini başka bir yerde yürütmektedir.
- 6-9 yaş arası çocuklar ise, ölümün geriye dönüşü olmayan bir durum olduğunu bilir, ancak, kendisinin ve sevdiklerinin ölmeyeceğine inanır.
- 9-12 yaş arası çocuklar, ölümün geriye dönüşünün olmadığını anlarlar. Bunun için de “dünyada yer açılması gerekir” gibi neden-sonuç ilişkileri geliştirirler.
- 12 yaşından büyük gençler ise, artık ölümü bir yetişkin gibi algılarlar. Ölüm ile ilgili felsefi düşünceler geliştirirler. Hayatın anlamını araştırırlar.
- Eğer çocuk bir yakınını kaybetmişse, bu bilgi onunla paylaşılmalıdır, ancak neler anlatılacağı çocuğun yaşına ve bu kaybın öncesinde ne kadar bilgi sahibi olduğuna bağlıdır.
Nasıl başlamalı?
- Olayın ne olduğu kısa, ama doğru bir şekilde iletilmelidir. Çocuğa, bu konu ile ilgili geçici öyküler anlatmak yerine, gerçek öykünün anlatılması çok önemlidir.
- Kaybı yaşayan kişilerin duygularını göstermeleri gerekir. Sürekli mantıklı olmak ve hiçbir şey olmamış gibi davranmak, çocuğun kendi içinde birçok duygusunu bastırmasına neden olur ve iç huzursuzluğuna yol açar. Duyguların ifade edilebileceğini görmek çocuğu rahatlatır.
- Çocuğa, konu ile ilgili soru sorması için fırsat verilmeli, sorduğu sorulara da elden geldiğince doğru cevaplar verilmelidir. Eğer cevabı bilmiyorsanız bunu da belirtmelisiniz.
- Çocuk, sık sık kendi ölümüyle ve sizin ölümünüzle ilgili sorular sorabilir. Bu sorulara da doğru yanıtlar vermek önemlidir. Çocuklara herkesin bir gün öleceği, ama şu anda bunu düşündürecek bir neden olmadığı anlatılmalıdır.
- Çocuğun, bir kayıp yaşadıktan sonra manevi desteğe gereksinimi vardır. Onu sarılıp öpmek, ona sevildiğini söylemek, çocuğun güven duygusunu güçlendirecektir.
- Çocuğa, bir kaybı olduğu, ona tanıdığı, sevdiği biri tarafından söylenmelidir. Çocuğun hayatında ilk kez gördüğü ve tanımadığı bir profesyonel, bu işi için çok uygun değildir.
- Çocuğun, olay yerinden uzaklaştırılması, çocuğun daha sonra uyum sağlamasını güçleştirir. Çocuğun, mümkünse alışık olduğu yerde kalması, ancak yaşam şartlarının bir an önce normale döndürülmesi çok önemlidir.
Kaynak: Davranış Bilimleri Enstitüsü