Sevdiğiniz yemeklerden oluşan mükellef bir sofradan kalktığınızda sadece karnınızı doyurmakla kalmaz ruhunuzu da beslersiniz. Hissettiğiniz doyum, mutluluk hormonu endorfinin salgılanmasına sağlar.
Bugün giderek artan sayıda bilim insanı gıdaların zihni nasıl etkilediğini araştırıyor.
Örneğin kızarmış kümes hayvanları, jambon veya balık gibi hayvansal proteinler, vücudun ihtiyaç duyduğu tüm amino asitleri içerir. Tirozin ve triptofan, sırasıyla, zevk ve ödül duygularını kontrol eden dopamin ve ruh halini düzenlemeye yardımcı olan serotonin üretimi için gereklidir. Brüksel lahanası, beynin onsuz düzgün çalışamayacağı bir vitamin olan folat içerir. Kızılcık, diğer besin öğelerinin yanı sıra eksikliği depresyonla ilişkili görünen C vitamini bakımından yüksektir.
Bazı diyetlerin beyin için özellikle iyi olduğu artık açık. Yakın zamanda yapılan bir çalışma, sebze, meyve, bakliyat ve kepekli tahıllar açısından zengin, kırmızı ve işlenmiş et ile doymuş yağ oranı düşük “Akdeniz diyetine” bağlı kalmanın felç, bilişsel bozukluk ve depresyon yaşama olasılığını azalttığı sonucuna vardı. Polifenoller (antioksidanlar) bakımından yüksek “yeşil” Akdeniz diyetini inceleyen diğer yeni çalışmalar, bunun yaşa bağlı beyin atrofisini azalttığını buldu.
Bir başka versiyon olan zihin diyeti, diğer gıdaların yanı sıra çilek yemeye vurgu yapıyor ve bunama riskini azalttığını öngörüyor. Bilim insanları bu tür diyetlerin beyindeki iltihaplanmayı azaltarak işe yarayabileceğini düşünüyor. Bu da öğrenme, hafıza ve ruh halinin düzenlenmesi ile ilişkili olan ve yetişkinlerde yeni nöronların büyüdüğü hipokampus gibi alanları etkileyebilir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, omega-3 yağ asitleri (örneğin cevizden), flavonoidler (çoğunlukla çay yoluyla tüketilir), antioksidanlar (meyvelerde bulunur) ve resveratrol (kırmızı üzümde bulunur) açısından zengin bir diyetle beslendiklerinde, nöron büyümesinin uyarıldığını ve enflamatuar süreçlerin azaldığını gösteriyor. Bu durum, beyindeki iltihaplanmayı artıran aşırı işlenmiş, kızartılmış ve şekerli gıdaları düzenli olarak tüketenlerin depresyona yakalanma riskinin arttığını gösteren araştırmalarla da örtüşmekte.
Günümüzde pek çok bilim dalı, insanların yedikleri ile ruh sağlıkları arasında güçlü bir bağ olduğu fikrini desteklemekte. Çalışmalar, B12 eksikliğinin depresyona ve zayıf hafızaya neden olduğunu, mani ve psikoz ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Düşük D vitamini seviyeleri bunama, felç riskinin artması ve nörogelişimsel bozukluklarla ilişkilendirilmekte. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, 100 mg’lık yüksek doz B6’nın anksiyeteyi azalttığını ortaya koydu.
Kaynak: https://www.economist.com/