Cildinizin yıkandıktan sonra neden gergin ve nemlendirildikten sonra neden rahatlamış hissettiğini hiç merak ettiniz mi? Stanford Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı bu hislerin ardındaki gizemi keşfetti. Araştırmacılar, cildimizin yüzeyindeki fiziksel değişikliklerin hissettiklerimize nasıl dönüştüğünü çözdü ve bir kişinin çeşitli güzellik ürünlerini kullandıktan sonra nasıl hissedebileceğini tahmin etmek için bir yöntem sundu.
Bu çalışma, ürünlerin cildimizin fiziksel özelliklerini nasıl etkilediğine dair yeni bir anlayış sağlıyor; bu sadece cilt sağlığını değil, aynı zamanda cildin duyusal algısını da içeriyor.
Duygunun ardındaki bilim
Vücudumuzun en büyük organı olan cildimiz, çevremizle sürekli etkileşim halindedir. Stratum corneum olarak bilinen hücreler derinin en üst tabakası için koruyucu kalkan görevi görerek nemin tutulmasını sağlar ve zararlı unsurların cilde girişini engeller. Temizleyiciler, özellikle de sert olanlar cilde uygulandığında, nemi koruyan bazı lipidleri (cildin doğal yağları) uzaklaştırarak bu tabakanın küçülmesine neden olurlar. Tersine, nemlendiriciler bu tabakanın su içeriğini artırarak genişlemesine yol açar.
Bilim insanları ister genişleme ister daralma olsun, bu fiziksel değişikliklerin cildimizin yüzey tabakasının altındaki mekanoreseptörleri (basınç, ses, temas gibi uyarıları algılayan reseptörler) tetiklediği teorisini ortaya attı. Bu reseptörler daha sonra beynimize sinyaller gönderiyor, biz de bu sinyalleri ciltte gerginlik ya da rahatlama hissi olarak algılıyoruz.
Araştırma ekibi, hipotezlerini kanıtlamak için dokuz nemlendirici ve altı temizleyici ürünün yanak, alın ve karından alınan cilt örnekleri üzerindeki etkilerini inceledi. Stratum corneum’daki değişiklikleri gözlemlediler ve bu mekanoreseptörlerin gönderebileceği sinyalleri tahmin etmek için ayrıntılı bir modelleme kullandılar.
L’Oréal Araştırma ve İnovasyon birimi iş birliğiyle Fransa’da 2.000 kadın nemlendiricileri test ederken, Çin’de 700 kadın temizleyicileri test etti. Tüm katılımcılar kullanım sonrası cilt gerginliği hislerini değerlendirdi. Araştırmacıların tahminleri, bu ürünleri deneyenlerden elde edilen geri bildirimlerle eşleşti.
Tüketicilerin ürün kullanımı sonrası nasıl hissedeceklerini tahmin etmeye yönelik bu yeni keşfedilen yetenek, kozmetik markalarına önemli ölçüde fayda sağlayabilir. Bu metodolojinin sadece cilt gerginliği hissini değerlendirmenin ötesine geçebileceği, yeni ürün geliştirme ve mevcut ürün formüllerinin düzenlenmesi gibi alanlarda kullanılabileceğine vurgu yapılıyor.
Araştırma ekibi bu içgörüyü giyilebilir cihazların yaratılmasında kullanmayı öngörüyor. Beynin cilt gerginliği değişimlerini yorumlamasından hareketle, sözel ve görsel olmayan iletişim için yenilikçi mekanizmalar geliştirilebilir.
Şimdi akıllardaki soru; insan derisi aracılığıyla iletişim kurabilir miyiz?
Kaynak: https://studyfinds.org