Göz doktoruna sadece görme sorunları yaşamaya başladığımızda gidiyoruz. Oysa bugün aralarında diyabet, demans, MS hastalığının da bulunduğu birçok sağlık durumu göz muayenesi ile tespit edilebiliyor. Bu durumda gözler “sağlığımızın pencereleri” dersek yeridir. Gözlerimizin vücudun sırlarını nasıl açığa çıkarabildiğini keşfetmek için bu alandaki uzman görüşlerini öğrenmeye ne dersiniz?
Gözün arka kısmında kan damarlarının ve optik sinirin net bir şekilde görülebildiği retina yer alır. Bu sayede optometristler ve oftalmologlar sadece göz bozukluklarını değil, aynı zamanda vücuttaki diğer organları veya tüm vücudu etkileyen hastalıkları teşhis edebilirler.
Uzmanlar “göz damlaları kullanılarak göz bebeklerinin genişletildiği rutin bir göz muayenesi, beyne bağlanan optik sinirin, retinanın ve retinayı besleyen tüm kan damarlarının tam ve net bir görüntüsünü sağlayabilir. Bu sayede, göz muayenesi sırasında hem göz rahatsızlıklarında hem de sistemik hastalıklarda gözdeki patoloji net bir şekilde görülebilir” diyor.
Ne teşhis edilebilir?
Göz doktorları size gözleriniz dışında başka bir hastalık teşhisi koyduğunda şaşırabilirsiniz. Ancak şaşırmamak gerekiyor; çünkü rutin bir göz testi, miyopi ya da astigmatizm gibi görme sorunlarını tespit etmenin yanı sıra glokom ve yaşa bağlı sarı nokta hastalığı gibi diğer göz bozukluklarını da tespit edebiliyor. Bunun yanı sıra optometrist, retinadaki ve optik sinirdeki kan damarlarını inceleyerek kişinin genel sağlığı hakkında da fikir sahibi olabiliyor.
Bu işlem, hipertansiyon, diyabet, tiroid bozuklukları ve Alzheimer hastalığı ve multipl skleroz (MS) gibi hastalıklar da dahil olmak üzere, gözlerle bağlantısı yokmuş gibi görünen birçok başka sağlık durumunu tespit etmeye yarıyor.
Kan damarı değişiklikleri
Retinadaki kan damarlarında meydana gelen değişiklikler hem diyabetin hem de hipertansiyonun erken göstergeleri olabilir.
Uzmanlar diyabetin, hastalığın sıklığı ve retina muayenesinde kanama, sıvı sızıntısı ve zayıf kan akışı alanlarını içerebilen klasik bulgular göz önüne alındığında en yaygın teşhis edilen hastalık olduğunu belirtiyor.
Diyabetin kesin tanısı ancak kan şekeri testiyle konulabilse de retinanın kan damarlarındaki değişiklikler, kişinin diyabet hastası olabileceğine dair güçlü bir işaret verebilir. Bu kişiler daha sonra ileri testler için yönlendirilebilirler.
Teşhis konulduktan sonra, diyabetin iyi kontrol edilmesi koşuluyla, kişi daha fazla göz hasarı riskini en aza indirebilir.
Klasik hipertansiyon belirtileri
Araştırmalar, diyabeti olmayan yetişkin nüfusun yaklaşık %10’unun gözlerinde hipertansiyon veya yüksek tansiyon belirtileri bulunduğunu gösteriyor.
Hipertansiyon göz içinde de klasik belirtilerle ortaya çıkıyor. Hipertansiyonun en erken belirtileri, görünümleri nedeniyle genellikle ‘gümüş tel’ olarak adlandırılan damarların daralması. İyi haber şu ki, hipertansiyon kontrol altına alınırsa hasar durdurulabiliyor.
Erken teşhis, uygun önlemlerin alınması, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinin yapılmasının yanı sıra uygun tıbbi tedaviye başlanması kalp hastalığı riskinin azaltılması anlamına geliyor.
Optik sinir neyi ortaya çıkarabilir?
Rutin bir göz testi sırasında, göz doktoru herhangi bir anormallik veya değişiklik olup olmadığına bakmak için optik siniri inceleyebilir.
Uzmanlar, “Optik sinir gözü beyne bağlar ve bu nedenle merkezi sinir sisteminin bir uzantısıdır. Beynin, gözün arkası incelenerek net bir şekilde görülebilen tek parçasıdır.” diyor.
Optik sinir şişmesi veya iltihabı, görme sorunlarının yanı sıra bağışıklık sisteminin beyne ve sinirlere saldırmasıyla kol veya bacak hareketlerinde kısıt, görme ve denge sorunlarının yaşandığı merkezi sinir sistemindeki kronik hastalık MS’in de teşhisi konusunda yardımcı olabiliyor.
Gözlerde Alzheimer belirtileri
Alzheimer henüz rutin bir göz muayenesiyle teşhis edilebilecek bir hastalık olmasa da son araştırmalar gelecekte retina taramalarıyla Alzheimer teşhisi konulabileceğini gösteriyor.
Uzmanlar retinanın özelleşmiş sinir hücrelerinin çoklu katmanlarından oluştuğunu ve beyindeki aynı değişikliklerin retinada da meydana gelebileceğine dair güçlü kanıtlar olduğunu ifade ediyor. Bu da potansiyel hastaların Alzheimer’ın erken belirtileri için taranmasına olanak tanıyor.
Şimdiye kadar sadece farelerde test edilen yeni teknik, retinanın durumunu değerlendirmek için iki taramanın sonuçlarını birleştiriyor. Alzheimer hastalığı olanların, olmayanlara göre çok daha pürüzlü bir retina yüzeyine sahip olduğu ifade ediliyor.
Araştırma altında olan birkaç alan daha bulunuyor. İlk olarak, semptomlar başlamadan önce retina görüntüleme yöntemleriyle tespit edilebilecek beta-amiloid parçalarının retinadaki varlığı araştırılıyor. İkinci olarak da biyobelirteçlere bakılıyor.
Düzenli göz testleri
Göz muayeneleri çoğunlukla gözlerin sağlığını kontrol etmek için yapılsa da sistemik hastalıkların taranmasına yardımcı oluyor. Gözlük veya kontakt lens ihtiyacınız olmasa bile yine de 20’li yaşlarınızda en az bir kez, 30’lu yaşlarınızda iki kez ve 40 yaşından sonra daha düzenli olarak yıllık muayene yaptırmanız öneriliyor.