Kilo verme söz konusu olduğunda altın kural, “Daha Az Ye, Daha Çok Hareket Et” olarak özetlenir. Beslenme otoriteleri vücut yağını kaybetmek için ya alınan kaloriyi azaltmanız (yani daha az yemeniz) ya da verilen kaloriyi artırmanız (yani daha fazla hareket etmeniz) gerektiğini söyler. Buraya kadar her şey çok tanıdık değil mi? Bunun tersini savunanlar da var.
Denklemde hata mı var?
Görünüşte basit olan bu denklemin yanlış olduğunu savunanlar temel nedenlere değil, yakın nedenlere odaklanıldığını ancak bunun yeterli olmadığını belirtiyor. Önemli olanın sadece kalori alımını ayarlamak yerine, kalori dengesinin neden bozulduğunun altında yatan nedenlerini anlamak olduğunu belirtiyorlar.
Derinde yatan sorunu anlamanın sağlayacağı faydaları örneklerle anlatıyorlar:
Örneğin bir uçak kazası; uçağın, yerçekimi kuvveti kaldırma kuvvetinden daha fazla olduğu için düştüğünü düşünün. Bu en basit yaklaşım olur ki uçaklar düştüğünde genellikle sorun bu değildir. Kazalar genellikle pilot hatası, elverişsiz hava durumu ya da ekipman bakımının yetersiz olmasından kaynaklanır. Kazanın asıl nedeninin anlaşılması ise daha iyi pilot eğitimi, daha iyi hava durumu tahmini ya da ekipman bakımının düzenli bir şekilde yapılmasını sağlamaya yarar.
Eğer bir kişi depresyonda olduğu, bağımlı olduğu ya da duygusal olarak iyi hissetmediği için fazla yemek yiyorsa, o zaman ‘daha az yeme’ tavsiyesi ona nasıl yardımcı olabilir? Hiçbir faydası olmaz. Birçok araştırma da standart olarak tekrarlanan “Daha Az Ye, Daha Çok Hareket Et” tavsiyesinin gerçekte ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. Çoğu insan kişisel deneyimlerinden zaten bu izlenimi edinmiştir. Bilimsel kanıtlar da onların sezgilerini destekliyor.
Kalori alımının azaltılması kilo kaybını destekler mi, tekrar düşünmek ve sonuçsuz bir sürece girmeden önce kişinin neden daha fazla yediğinin altında yatan nedenleri anlamak gerekiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Kaynak: Dr. Jason Fung – https://www.thefastingmethod.com/