Dikkat ettiniz mi, siz gülümsediğinizde karşınızdaki de gülümsemeye başlar. Kaşlarınızı çatarsanız, o da çatar. Bu, aslında karşımızdakini anlamamıza yardımcı olan bir bilinçaltı tepkisi. O zaman sevinç, üzüntü, öfke ve diğer duygular bulaşıcıdır diyebilir miyiz? Tabii bu duygusal virüsler neşe saçabildiği gibi ruh sağlığımızı bozan kötü duygularla bizi enfekte edebilir.
Yeni bir araştırma, bazı insanların bilim insanlarının deyimiyle bu “duygusal bulaşmaya” daha yatkın olduğunu ve bunun da kimi durumlarda istenmeyen ruh sağlığı enfeksiyonlarına yol açabileceğini ortaya koyuyor.
Montreal Üniversitesi’nden araştırmacılar “Bazı insanların yakın temas yoluyla solunum yolu virüsü kapma olasılıklarının daha yüksek olması gibi, çevresindeki insanların duygularını ‘kapmaya’ daha yatkın olan bir grup insan var. Duygusal bulaşmaya karşı savunmasız olan bir kişi, özellikle başkalarının duygularına karşı hassastır. Bu, yüz ifadeleri, jestler ve duruşların taklit edilmesi yoluyla bilinçsizce ortaya çıkan bir tepkidir.” diyorlar.
Duygusal bulaşmanın nasıl işlediğini anlamak, hepimizin hayatı daha başarılı bir şekilde yönlendirmemize yardımcı olabilir. Sizi daha fazla gülümsemeye ve biraz mutluluk yaymaya teşvik edebilir ya da belki de başkalarının sizi bir anksiyete veya depresyon vakasıyla aşağı çekmesine izin vermekten kaçınmanıza yardımcı olabilir.
Duygular nasıl yayılır?
Duygusal bulaşmanın empatinin temeli olduğu söylenir; etkileri iyi ya da kötü olabilir. Araştırmalar, örneğin stres ve diğer olumsuz duyguların romantik ilişkileri olumsuz yönde etkileyebileceğini gösteriyor. Öte yandan, neşe de son derece bulaşıcı olabilir.
Araştırmacılar, “Bu duyarlılığa sahip bir kişi televizyonda öfkeli insanlar gördüğünde fiziksel olarak gergin hissedebilir, ağlayan birini gördüğünde gözleri dolabilir ya da mutlu bir insanla temas ettiğinde daha neşeli hissedebilir” diyor.
Yapılan bu yeni çalışma, başkalarının duygularına kapılmaya daha yatkın olan kişilerin ruh sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyuyor. Araştırmaya, anksiyete ya da depresyon belirtileri gösteren 55 yaş ve üzeri 170 kişi katıldı. Duygusal bulaşmaya karşı en savunmasız olduğu düşünülen kişilerde anksiyete ya da endişeli depresyon semptomlarının görülme olasılığı, en az savunmasız olanlara kıyasla 10 kata kadar daha fazlaydı.
Kendiniz test edin
Duygusal bulaşmanın olumlu yönünü kolayca test edebilirsiniz. Birine gülümseyin, görünürde hiçbir sebep yokken kocaman ve içten bir gülümseme. Gerekirse mutlu görünüyormuş gibi yapın. Büyük ihtimalle o da size gülümseyecektir.
İster bir grupla konuşuyor olun ister eski bir arkadaşınızla ya da biriyle ilk kez tanışıyor ve gerginliğini azaltmayı umuyor olun, gülümsemenin başkaları üzerinde muazzam etkileri olabilir.
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, gönüllülere yüz yüze bir konuşmada başka bir gönüllüyü dinlerken ya çok ya da az gülümsemeleri talimatı verildi. Sonuç: Dinleyiciler daha fazla gülümsediğinde, konuşmacılar da daha fazla gülümsedi ve daha sonra sorulduğunda, konuşmacılar sohbetlerinin daha arkadaşça ve daha keyifli olduğunu söyledi.
İlginç bir şekilde, duygusal bulaşıcılık görsel ve sözel ipuçlarından daha fazlasını içeriyor gibi görünüyor. Bazı araştırmalar insanların korku ve stresin kokusunu alabildiğini ortaya koyuyor – bu da duyguların tıpkı bir soğuk algınlığı virüsü gibi hava yoluyla bulaştığını gösteriyor.
Korkunun kokusu… ya da mutluluğun
Duyguların kokusu, on yıl önce bazı cesur kadın gönüllülerin bilim uğruna gerçekten iğrenç bir şey yaptığı klasik bir deneyde öne sürülmüştü. Erkek gönüllülerin işi kolaydı: Korku, mutluluk ya da nötr duygular uyandırmayı amaçlayan üç video klipten birini izlediler. Koltuk altlarındaki emici pedler teri topluyor ve bu ter şişelere konuluyordu. Ve sonra…
…kadınların her biri çift kör testlerde (ne kadınlar ne de bilim insanları hangi şişelerin koklandığını bilmiyordu) şişelerin her birini kokladı ve yüz ifadeleri kaydedildi.
Sonuçlar dikkate değerdi. Korku terine maruz kaldıklarında, kadınların alnında korku ifadeleri yaratmak için kullanılan bir kas olan medial frontalis’te daha fazla aktivite vardı. Mutluluk teri kokladıklarında ise, gerçek mutlulukla ilişkili gülümsemeler yaratan kaslarda daha fazla aktivite görüldü.
Herhangi bir koltuk altını koklamak için gönüllü olmayacak ve kendi koltuk altınızı da koku incelemesi için sunmayacak olabilirsiniz. Ancak duyguların ne kadar bulaşıcı olabileceğini fark ettiğinizde, belirli insanlara ne kadar zaman ve enerji harcayacağınız konusunda daha dikkatli davranabilirsiniz. Bilim, iyimser insanlarla birlikte olmanın sağlık için iyi olduğunu ortaya koyuyor.