Hafıza kaybının ilk belirtileri ortaya çıkmadan onlarca yıl önce, gizli bir vücut yağı türü Alzheimer hastalığının erken evrelerini işaret ediyor olabilir. Bilim insanları, karaciğer, pankreas, böbrek, kalp gibi önemli iç organların çevresinde biriken viseral yağın, Alzheimer ile ilişkili anormal beyin proteinleri arasında -semptomların ortaya çıkmasından 20 yıl öncesine kadar uzanan- şaşırtıcı bir bağlantı keşfetti.
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen çalışmada, yaş ortalaması 49 olan 80 bilişsel olarak sağlıklı yetişkin incelendi. Özellikle, katılımcıların yaklaşık %58’i obez olarak sınıflandırıldı; ortalama vücut kitle indeksleri 32,31 idi. (18,5 ile 24,9 arasında bir BMI normal kabul edilir.)
Araştırma ekibi, gelişmiş görüntüleme teknikleri kullanarak katılımcıların vücut kompozisyonunu ve beyin kimyasını haritalandırdı. Alzheimer hastalığının ayırt edici göstergeleri olan amiloid ve tau proteinlerinin birikimini izlemek için beyin PET taramalarını ve farklı vücut yağ türlerini ölçmek için de MRI taramalarını kullandılar. En çarpıcı bulgu, viseral yağın kritik suçlu olarak görünmesiydi.
Viseral yağ, yüksek BMI’nin protein birikimi üzerindeki etkinin %77’sini oluşturdu. Diğer yağ türleri benzer bir korelasyon göstermedi. Çalışma ayrıca daha yüksek insülin direnci ve daha düşük “iyi” kolesterol (HDL) seviyelerinin artan beyin proteini birikimi ile bağlantılı olduğunu ortaya koydu.
Araştırmacılar, “Daha yüksek viseral yağ, Alzheimer hastalığının iki ayırt edici patolojik proteini olan amiloid ve tau’nun daha yüksek PET seviyeleri ile ilişkiliydi. Çalışmamızın önemli bir sonucu, obezitede Alzheimer riskini yönetmenin, genellikle daha yüksek vücut yağıyla ortaya çıkan metabolik ve lipit sorunlarını hedeflemeyi içermesi gerekeceğidir” diyor.
Araştırma bir umut ışığı da sunuyor: orta yaşlarda viseral yağları hedef alan yaşam tarzı değişiklikleri potansiyel olarak Alzheimer’ın başlangıcını geciktirebilir veya önleyebilir.
Bu çalışma, vücut kompozisyonumuzun sadece görünüşle ilgili olmadığını, uzun vadeli beyin sağlığının kritik bir göstergesi olabileceğini güçlü bir şekilde hatırlatıyor.
Kaynak: https://studyfinds.org/