Günümüzde her an ulaşabildiğimiz internet, sosyal medya ve içerik kalitesini artırmak için sürekli çalışan TV’ler sayesinde can sıkıntısı lüks hale geliyor.
En son ne zaman birinin ‘canım sıkılıyor’ dediğini duydunuz? Bu duygu, günümüz dünyası için epey tuhaf gelebilir. Ne de olsa artık sürekli, istediğimiz her yerden internete bağlanma imkanımız var. Eskiden internete sadece evlerden bağlanabildiğimiz günleri düşünsenize, her şey ne kadar çok değişti?
Sadece bu da değil… Televizyon tarafında, 20 yıldır teknoloji temel olarak değişmese de yaratılan içerik daha iyi bir noktaya geldi. Artık eskisi gibi TV sezonu Eylül-Mayıs arasında değil, yıl boyunca kaliteli yapımlar yaratılıyor.
Aynı şekilde Netflix de devasa içeriğiyle pek çok alternatif sunuyor. Her cuma Netflix’e eklenen orijinal diziler, eski ve yeni filmler ve belgesellerle herkes zevkine göre izleyecek şeyler buluyor.
Olasılık denizi
Eğer zamanınızı haber izleyerek ya da okuyarak geçirmeyi seviyorsanız burada da artık önünüzdeki alternatiflerin sayısı yüksek. Her ne kadar basılı medya en parlak günlerini yaşamasa da her alanda pek çok yayına erişmek mümkün. Dünyada farklı seslerin ve toplumsal kampanyaların duyurulması noktasında gazeteciliğin önemi artıyor. Bilgi çağında her türlü mecradan bilgi akışının sonu gelmiyor.
Daha size 43 milyar dolar hacme ulaşan video oyunlarından ya da yeni oluşmaya başlayan podcast dünyasından bahsetmedik bile… Sadece kalitesi değil sayıları da artan tüm bu olasılıklar için de kişiler, sıkılmak yerine “bu kadar büyük bir olasılık denizinde hangisini seçeceğim? Hangisi bana daha uygun?” sorularına yanıt arıyor.
Cebimizdeki dünya
10 yıl önce hayatımızda hiç böyle sorunlar yoktu. İşte bu yüzden de sıkılmak giderek daha zorlaşıyor. Ne izleyeceğinizi ya da yapacağınızı bilemediğinizde cebinizdeki akıllı telefonlarla takip ettiğiniz Instagram, Youtube, Twitter, Spotify gibi sosyal medya uygulamaları imdadınıza yetişiyor.
Dikkat çekme yarışı
Tabii boş zamanlarda yapılacak opsiyonların artması şirketler açısından sorunlu… Eskiden TV kanalları diğer kanallarla, film yapımcıları kendi aralarında rekabet ederken bugün Netflix, Facebook ya da New York Times gibi farklı alanlardan kurumlar aynı hedefe koşuyor: tüketicilerin dikkatini çekebilmek. İçerik üreten her şirket bu rekabetin bir parçası haline geliyor, bu da kalite açısından olmasa da nicelik olarak yapılan işlerin sayısını tırmandırıyor.
Bu şirketler dikkatinizi kısa sürelerle değil mümkün olduğunca uzun saatler çekme iddiasında. Örneğin HBO sadece gözde dizisi Game of Thrones’u izlemenizle yetinmiyor, farklı içeriklerle sizi çekerek daha uzun vadeli bir ilişki kurmak istiyor.
Bu sadece bir tarafın kazanabildiği bir oyun… Yani hafta sonunda 4 saatinizi Netflix’de dizi izleyerek geçirdiyseniz HBO bu 4 saati kaybetmiş demek… Bu içerik rekabeti giderek de artacak. İşte can sıkıntısı da böyle böyle tarihe karışacak.