Sayısız araştırma dengesiz uyku düzeni ve uyku bozukluklarının bağışıklık sistemini zayıflattığını belirtiyor. Sağlıklı ve mutlu yaş alma sürecinin ana kapısından girmenin yolu dengeli bir uyku düzeninden geçiyor.
Hepimiz sadece bir gece bile az uyuduğumuzda ertesi gün kendimizi bitkin, halsiz ve neşesiz hissetmişizdir. Çok çalıştığımız ve az uyuduğumuz bir hafta sonrasında nezle, grip, migren ağrıları vb. gibi semptomlar yaşamışızdır. Yeterli uyku alınmaması ve uyku düzeni bozuklukları otoimmün yani bağışıklık sistemi rahatsızlıklarını tetikliyor ve hastalıklardaki iltihabi durumların iyileşmesini olumsuz olarak etkiliyor.
Bağışıklık sistemi için büyük önem taşıyan Timüs bezinden salgılanan T hücreleri hastalıklarla savaşmak için önemli bir rol oynuyor. Dengeli bir uyku düzeni sayesinde T hücreleri lenfatik sistem düğümlerine daha rahat ulaşma olanağı elde ediyor. Böylece doku ve bağışıklığı güçlendiren bu hücreler, hücrelerdeki artık maddeleri toplama görevi yapan lenfatik sistem içinde optimum düzeyde dolaşmaya başlayabiliyor.
Sonuç olarak gece 22.00-06.00 aralığında kaliteli olarak uyunan 7-8 saatlik uykular bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve hastalıklara karşı kalkan görevi görüyor.
Ağır işleyen detoks mekanizmaları
Fiziksel bedenin günlük olarak kendini tamir ettiği ve yenilediği saat dilimi gece 22.00-02.00; zihinsel bedenimizdeki detoks saatleri ise 02.00-04.00 arasındadır. Yani her gece 24.00 ve sonrası yatağa girenlerdenseniz, bedeninizin otomatik olarak yaptığı tamir ve yenilenme işlemlerinin randımanlı olarak çalışmasına engel oluyorsunuz demektir.
Elbette bu, sadece yediklerimiz ile ilgili bir detoks süreci değil. Bu saat dilimlerinde gün içinde gördüğümüz, işittiğimiz, tattığımız, dokunduğumuz, kokusunu duyduğumuz yani 5 duyumuz vasıtasıyla algıladığımız her şey ve bu algılarımızın yarattığı duygu, düşünce ve hislerimiz dönüştürülerek, metabolize oluyor. Beden ihtiyacı olan bölümleri kullanmak üzere alıp, geri kalan atıkları bedenden tahliye için hazırlıyor.
Bedeninizin her gün otomatik olarak gerçekleştirdiği bu mükemmel detoks sürecine yapacağınız en büyük destek hiç şüphesiz düzenli ve yeterli bir gece uykusu rutini!
Düşük performans
Dengeli bir uyku düzeninin performansı ve konsantrasyonu artırdığı, ayrıca dikkat ve odaklamayı kolaylaştırdığı tartışılmaz bir gerçek! Uykusuz kalmak potansiyelimizi kullanmayı sınırlıyor, sağlıklı düşünemiyoruz, karar verirken yanlış yapma olasılığımız yükseliyor. Bu sebeple özellikle sirkadiyen ritimlere uyumsuz, vardiyalı çalışma saatlerine sahip olanların meditasyon yapmaları önem taşıyor. Çünkü yapılan klinik araştırmalar 30 dakikalık bir meditasyonun, sağlıklı bir gece uykusu kadar psikolojik dinlenme sağladığını kanıtlanıyor.
Depresyon ve anksiyete
Özellikle 02.00-04.00 saatleri arasında uykusuzluk çekenlerde psikosomatik rahatsızlıklar olan anksiyete ve depresyon eğiliminin çok daha yüksek seviyede olduğu gözlemleniyor.
Uykusuzluk halihazırda yaşanan anksiyete veya depresyon belirtilerinin daha şiddetlenmesine yol açıyor. Ruhsal sağlığın ilk şartlarından biri de şüphesiz dengeli bir uyku düzeninde saklı.
Bahanelerden vazgeçin!
22.00-23.30 arası yatağa gitmemek için aşağıdaki bahanelerden birini veya benzerini söyleyenlerdenseniz, yeterince uyuduğunuza inanıyor olsanız dahi bu doğru değil.
- Gündüzleri vaktimi işime, aileme, sevdiklerime, derslerime vs. ayırıyorum ama geceler sadece benim.
- Geceleri daha rahat çalışıyorum ve daha yaratıcı oluyorum.
- Akşamları erken yatınca sanki hayattan bir şeyler kaçırmış olduğumu düşünüyorum.
- Hayatımın 1/3’ünü uyuyarak geçirmeyi ziyan olarak görüyorum.
- Eve zaten 20.00’de geliyorum. Yemek ardından biraz rahatlamak için TV seyretmek veya ipad’den dünyada ne olup bittiğini takip etmek için biraz haberlere ve sosyal medyaya bakmaya başladığımda saat zaten 24.00 ve üstünü gösteriyor oluyor.
Bu gibi söylemlerle zihninizin daha fazla bahane yaratmasına izin vermeyin.
Ebru Şinik – Ayurvedik Yaşam Eğitmeni