Akide şekerinin ihtişamlı geçmişine doğru kısa bir yolculuğa ne dersiniz?
Günümüzde tahtını modern şekerlemelere bırakmış olsa da akide şekeri bir zamanlar şekerlerin sultanıydı. Akide şekeri ilk olarak yeniçeriler tarafından üretildi. Osmanlı döneminde çayın yanında akide şekeri yenir; yeniçerilerin ulufe töreninde akide şekeri dağıtılırdı. O zamanlarda şekerin üretimi zordu ve dolayısıyla dağıtım, hiyerarşik düzende, makamlara göre yapılırdı. Yeniçerilerin, padişaha olan bağlılıklarını gösterme yoluydu bu.
Akide şekerinin adı, akit kelimesinden geliyor. Akit kelimesinin bağlılık, anlaşma gibi anlamları var. Akide kelimesiyse inanç, bağlılık, yapışma anlamlarına geliyor. Bu anlamlar, akide şekerinin tadıyla da bağlantılı. Zira akide şekeri, damağınızdan öyle kolay kolay gitmeyen bir tada sahip.
İşte, sembolik olarak kültürümüzde geniş bir yere sahip olan akide şekeriyle ilgili ilginç birkaç nokta daha:
- Bazı akide şekerlerinin üzerine özel, altıgen kalıplarla ‘maşallah’ yazısı basılıyor ve bunlara mühürlü akide deniyor.
- Akide şekerinin eskiden sevilen ancak günümüzde bilinmeyen türleri var. Bunlardan birisi Mümessek, yani miskli akide.
- Akide şekeri yapılırken içine konulan su oranı ne kadar azsa, lezzeti o kadar bol oluyor.
- Akide şekeri soğurken şeker ağdası, gülsuyu, bergamot, portakal, limon, çilek özleri, tarçın, gül, nane, fındık, susam gibi tatlarla zenginleştiriliyor.
- Akide şekeri, havayla en ufak temasında yumuşamaya başlıyor. Ancak ağzı sıkıca kapalı kavanozlarda saklanırsa ömrü uzuyor.