Cilt sadece gençlik ve güzelliğin değil, sağlığımızın da aynasıdır. Hormonal hareketlerin işaretlerini verir; hormonal dengenin bozulduğunu gösterir; karaciğer, sinir ve sindirim sistemiyle ilgili ipuçlarını sunar.
Cildimiz dış etkenlere çok açıktır, zamanla gücünü kaybedip fena halde alınganlaşabilir. Doğal yapısı itibarıyla hassas olmasının dışında bütün ciltler bizim yaptığımız hatalı davranışlar ve başta hava kirliliği olmak üzere kışın ayrı yazın ayrı çevre faktörleri nedeniyle hassaslaşabilir ve artık kendini korumakta zorlanan, her etkiye tepkiyle karşılık veren sorunlu bir cilde dönüşebilir.
Cilt çevre faktörlerinden de etkilendiğine göre havadan bahsetmekte yarar var, zira mega kentlerde hava kirliliğinden kaçmak neredeyse artık imkansız hale geldi. Hava kirliliği hücrelerimizi tehdit eden, en önemlisi DNA’yı bozan, serbest radikaller üreterek çeşitli hastalıklara yol açan PAH (Polisiklik Aromatik Hidrokarbon) içerir. Bu dejenerasyonun belirtilerini cildimizde görebiliriz:
- Kuruma yani nem kaybı
- Cildin elastikiyetinin kaybolması, yani gevşeme
- Soluk alamadığı için oksijen kaybına dayalı soluklaşma
- Cildin kendini yenileme kapasitesinin azalması, genç hücre olmadığı için erken yaşlanma belirtileri
Hava kirliliğinin etkilerinden korunmak için cilt bakımını aksatmamak ve bize verdiği işaretlere kulak vermek zorundayız. Çünkü cildimiz bunu hak ediyor!