Melike Kavran ve Azelea Clarke… Karbon Kompost markasının kurucusu olan bu iki toprak aşığı kadın bir öze dönüş yolculuğuna çıkıyor ve kendi çevrelerinde budanıp biçilen bahçe atıklarıyla işe başlıyorlar… Bu yolculuğun detaylarını onlardan dinliyoruz.
Sizi öz’e, çocukluğunuzun geçtiği topraklara döndüren ne oldu?
İki kadın, iki tasarımcı, iki toprak aşığı, iki çocukluk arkadaşıyız. “Kendimiz için nasıl bir yaşam tasarlamak istiyoruz, arkamızda ne tür bir miras, nasıl bir iz bırakmak istiyoruz?” diye kendi sorgulamalarımızda bir araya geldik. Basitçe, insanoğlunun hayatta kalabilmesi için gereken en önemli unsurlar Hava, Su, Toprak. Her ne için çabalarsak çabalayalım, özünde nihai hedefimiz bu üçüne sahip olabilmek. Biz de bu dünyadan gelip geçiyorken temiz hava, temiz su kaynakları ve zehirsiz sağlıklı topraklara sahip olma özgürlüğünü arkamızda bırakmak istiyoruz.
Şehir hayatından ekolojik hayata geçiş yaşamınıza neler kattı?
Yoğunluk ve koşuşturmaca bakımından hiçbir farkı yok diyebiliriz. Bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak emek, özveri ve sabır ana başlıklar. Doğa ile empati kurabilmeyi deneyimlemek, onun yarattığı yol ve yöntemleri gözlemleyebilmek, dünya dediğimiz bu eşsiz ve sonsuz yaratımın bir parçası olarak ‘biz nasıl ve ne şekilde katkı sağlayabiliriz?’ sorusunu pekiştirdi. Şu ana kadar bizim aldığımız en anlamlı cevap organik madde ve kompost oldu.
Karbon Kompost’un faaliyet alanı neleri kapsıyor?
Bizi destekleyen belediyemizle işbirliği yaparak ilk geri dönüşüm projemiz olan İzmir-Çeşme bölgesinin bahçe atıklarını dönüştürme ve kompost üretimi ile işe başladık. Bunun dışında kompost tesisi kurma danışmanlığı, yenilenebilir peyzaj tasarımı, sürdürülebilir bahçe ve tarım uygulamaları ile ilgili danışmanlık, proje çizim ve uygulamaları yapıyoruz.
Toprak sizin ne ifade ediyor?
Toprak insanoğluna yaşam veren, mutlak annemiz. Gıda, kıyafet, barınma ve ilaç gibi ihtiyaçlarımızı karşılayarak bizi besleyen, yuvamızı yapan, üzerimizi örten, hastalandığımızda iyileştiren kıymetlimiz. Dilediği zamanda da bütün bunları elimizden alabilecek tek güç. Bu yüzden onu anlamadan, saygı duyup sevmeden parçalara ayırıp yok etmek sadece bizim için kötü bir son.Topraklarımız sağlıklı yani organik madde bakımından zengin olduğu sürece hava, su, gıdamız ve dolayısıyla bizler de sağlıklı oluruz. Topraklarımıza hakettiği ‘bereketli’ sıfatını verebilmek ve organik madde oranını artırmak için topraklarımıza kompost uygulamak en iyi, basit ve uzun vadeli çözüm.
Topraktaki organik madde döngüsü nasıl oluşuyor?
Önce organik maddeyi tanımlayabiliriz. Günümüzde temiz gıda ve yöntemleri tanımlayan ‘organik’ kelimesi, kimyada karbon elementi içeren moleküller, genel bilimde de yaşayan organizmalar için kullanıllır. En basit şekilde karbon içeren maddeler organiktir. İnsanoğlunun bildiği yaşam karbon bazlıdır. Bu ne demek; bizi yani hücrelerimizi, DNA’mızı, kas dokularımızı vb. oluşturan moleküller yüksek miktarda karbon içerir. Dünyadaki karbon miktarı sabittir yani değişmez. Sadece form değiştirir. Havada gaz halinde karbondioksit olarak, okyanuslarda karbondioksit ve bikarbonat olarak, toprakta ise organik madde, humus, fosil, doğal gaz, kömür, pırlanta kireçtaşı gibi birçok farklı formda bulunabilir.
Peki ya gıdalarımız?
Gıdalarımız da karbondan oluşur. Biz de bu karbonu nefes yoluyla karbondioksit olarak vücudumuzdan atarız. Bu, bir enerji döngüsüdür. Bitkiler fotosentez yaparak havadaki karbonu bünyelerinde, kökleriyle de toprakta depolarlar. Toprak, okyanuslardan sonra en büyük karbon deposu. Topraktaki organik madde bitkisel/hayvansal kalıntılardır. Organik maddenin yüzde 60’ı karbondur. Karbon elementinin farklı elementlerle birleşiminden oluşur. Kömür, doğal gaz, petrol gibi hidrokarbonları yakarak toprakta milyonlarca yıl içinde depolanmış karbonu atmosfere salıyoruz.
Karbonun havaya gitmesine neden olan diğer etkenler neler?
Toprağı sürmek ve ot yakmak gibi günümüzün tarım metotları da toprakta organik madde halinde bulunan karbonun havaya gitmesine sebep oluyor. Bunun yanı sıra dönüşmeyen organik atıklar karbondioksit ve metan gazı olarak atmosfere salınıyor. Topraklarımızı sürmeden, kompost yaparak bu karbonu hava yerine toprakta depolayabiliriz.
Siz bu süreci nasıl işliyorsunuz?
Öğütmüş olduğumuz bahçe atıklarını, ilk aşamada mikroorganizmaların yardımıyla fermente ediyoruz. İkinci aşamada hava-nem ile çözünmesini sağlıyoruz. Son aşamada ise minimum 4 mevsim dinlenme sürecine bırakıyoruz. Böylece toprak ve bitkiler için besin ve mineralleri kullanılabilir forma gelmiş, humuslaşma süreci başlamış kompost elde etmiş oluyoruz.
İyi kompostun tanımı nedir?
Canlı olması. Kimyasal değerleri (ph, azot, tuz, EC vb.) ve besinlerin yanında, esas önemli olan mikroorganizma bakımından zenginliği ve çeşitliliğidir.
Bu çeşitlilik ne anlama geliyor?
Mikroorganizma çeşitliliğini ve dengeli besin elementleri içermesinde organik atığın çeşitliliği büyük rol oynuyor. Çeşitliliğin olduğu ortam ise her daim iyiye işarettir. Genel anlamda iyi kompostu mikroskopsuz, laboratuvar ortamı olmadan insani yetilerimizle de tanımlayabiliriz. Elle tutulduğunda birbirine tutunuyor ama yapışıp kalmıyorsa, koyu kahve renginde ve mis gibi orman toprağı kokuyorsa, büyük ihtimalle elinizde iyi bir kompost vardır.
Evdeki atıkları kompost yapımında nasıl değerlendirebiliriz?
Atık üretim sıklığınız veya kaç kişilik ev üyesi olduğunuz, atık çeşitliliği ve sahip olduğunuz kompost üretim imkanınıza göre çeşitli öneriler verilebilir. Merak edenler Bokaşi Kompost veya Aerobik Soğuk Kompost yöntemlerini araştırmakla işe başlayabilirler. Biz de şu anda ‘Evde Kompost Yapım Kiti’ni tasarlama sürecindeyiz.
Kompostun faydaları neler?
Kompostu, gübreden daha çok toprak besleyicisi olarak düşünebiliriz. Bitki verimini, sadece kompostun besin değerinden dolayı değil, toprağın fiziksel ve biyolojik yapısını iyileştirerek sağlar. Organik maddesi yüksek olan topraklarda, su ve besin akıp gitmek yerine süngerimsi yapısı sayesinde emilir. Sünger gibi emilen besin, karbon-misel döngüsü oluşmuş topraklarda bitkinin ihtiyacı olduğu zamanda salınır. Bu günümüzün en büyük problemlerinden biri olan sentetik gübre kullanımının yeraltı sularına karışarak verdiği zararı minimuma indirir. Böylece su, gübre ve enerji tasarrufu yapmış olmanın yanı sıra, kendi kendini iyileştiren bir döngü başlatmış oluruz. Uzun vadeli bir yatırım olsa da, insanın yaşamı adına yapılacak olan en iyi yatırım topraklarını organik madde bakımından zenginleştirmektir.