COVID-19 salgını, yalnızca bireyler için değil toplum ve küresel ekonomi için de sağlığın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Tıp alanında gelişmeler bugüne kadar, aşı, antibiyotik, sanitasyon ve daha çok pek çok uygulamayla milyonlarca insanın hayatını kurtarırken, ekonomik büyüme için de güçlü katalizör oldu.
Sağlıklı bireyler ve sağlıklı toplum iş gücü ve üretkenlikteki artış olarak karşımıza çıkıyor. Çoğunlukla artan sağlık harcamalarının ekonomik geri dönüşü olan yatırımlar olduğu dikkatlerden kaçıyor. Pandemi, halk sağlığının geri dönüşü olan bir ekonomi politikası olduğunu göstermek açısından bir fırsat.
ABD merkezli yönetim danışmanlık şirketi McKinsey’in 200 ülkeyi baz alarak hazırladığı raporda Dünya Sağlık Örgütü ve önde gelen sağlık kurumlarınca önerilen müdahalelerin, hastalık yükünü azaltma potansiyelini inceledi. Rapor, düşen hastalık yükünü sağlıklı büyüme senaryosuna bağlıyor. Uzun vadede küresel ekonomik büyümeyi artıracağını öngörüyor.
Büyüme katalizörü olarak sağlıkTıptaki son gelişmeler, birçok ülkede belirli kanser türleri, kalp damar hastalıklarının tedavisinde çarpıcı iyileşmeler sağladı. Sağlıktaki gelişmelerle yaşam kalitesi artan ve yaşam süresi uzayan bireyler 20. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla iş gücünün ve iş gücü verimliliğinin hızla artmasına katkıda bulundu. Ekonomistler, geçtiğimiz yüzyılda gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik büyümenin yaklaşık üçte birinin küresel popülasyonların sağlığındaki iyileşmelere atfedilebileceğini tahmin ediyor. Son yıllara odaklanan araştırmalar, sağlığın neredeyse eğitim kadar gelir artışına katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor.
Sağlık düzelince her şey düzelir
Küresel hastalık yükü, geniş kitlelere önerilen müdahalelerin uygulanırsa düşüyor. Üstelik yabana atılmayacak bir oranda; yüzde 40. Bu hesaba göre örneğin bebek ölümleri 2040 yılına kadar yüzde 65 oranında düşebilir. Kanserden ölümler yüzde 29, kardiyovasküler hastalık ölümleri yüzde 39 ve tropik hastalıklar nedeniyle gerçekleşen ölümler yüzde 62 azaltabilir. 2040’da, yarısı 70 yaşın altında 230 milyon daha fazla insan hayatta kalabilmesi öngörülüyor. İyi sağlık uygulamaları orta yaş grubunun ömürüne + 10 yıl kazandırabilir.
Sağlık kazanımlarının yüzde 70’inden fazlası, daha temiz ve daha güvenli ortamlar yaratarak, daha sağlıklı davranışları teşvik ederek ve bunların arkasında yatan sosyal faktörleri ele alarak, aşılara ve koruyucu tıbba erişimi genişleterek kazanılabileceği öngörülüyor. Kalan yüzde 30, hastalık ve akut durumlar ise ilaç ve cerrahi müdahelelerle tedavi edilebilecek.
Ekonomik ödül ne kadar büyük?
Ekonomik faydanın, 2040 yılında küresel GSYİH’ye 12 trilyon dolar veya yüzde 8 eklemek anlamına geliyor. Beraberinde erken ölümlerin azalması ve sağlıklı bireylerin iş gücüne katılımıyla istihdam yapısını genişletmek…
Peki bu güzel öngörünün önündeki sorun ne? Rapora göre başlıca sorunlar; az gelişmiş ülkelerde çocukluk aşıları, sıtma, güvenli doğum, daha iyi beslenme ve kardiyovasküler hastalıklar. Üst orta ve yüksek gelirli ülkelerde, kilo yönetimi, sigara ve madde kullanımına bağlı bozukluklar, kardiyovasküler hastalıklar ve diyabet.
Ne yapılmalı?
Öncelikle “sağlıklı” büyüme sosyal ve ekonomik öncelik olmalı. Sağlık maliyet değil, yatırım ekonomik büyüme için kritik önem taşıyor. İkinci olarak, sağlığı gündemde tutmak. Üçüncü önemli adım sağlık sistemlerini dönüştürmek. COVID-19 coğrafya bağımsız sağlık sistemlerindeki açıkları ortaya çıkardı. Önleyici sağlık uygulamalarına geçiş yapan değişiklikler ile sürüdürülebilir olmak. Tabii çok çok şey yapılmalı ama madem maddelendiriyoruz, dördüncü konu Ar-Ge. Bugün sağlık hizmetlerine yapılan küresel Ar-Ge harcamalarının 300 milyar dolarlık kısmının biraz fazlası özel sektörden geliyor.
Raporun okumak için tıklayın: MGI-Prioritizing Health-Executive summary-July 2020