“Yaş 70 iş bitmiş” söylemleri geride kaldı. Biz diyoruz ki, 85’likler 75, 65’likler yeni 55!
İleri yaş grubu son birkaç aydır en çok hangi nedenlerle gündemimize geldi bir düşünelim. Karantina günlerinde dışarı çıkamamaları, ihtiyaçlarının başkaları tarafından karşılanması, seyahat kısıtlamaları nedeniyle mobil olamamaları, gittikleri yerden geri dönememeleri…
Sanırsınız toplumun en atıl kesimi… Oysa çoğu üretken, işinde gücünde, sosyal hayatın içinde, gelecek planları olan ve yapacak listesi kabarık!
Uluslararası danışmanlık firması Mc Kinsey tarafından yapılan araştırmaya göre küresel hastalık yükü, bilinen müdahaleleri daha geniş segmentlere uygulayarak yüzde 40 oranında azaltılabilecek. Küresel hastalık yükünde azalma, beraberinde önemli faydalar sağlayacak. Çocuk ölümlerinin 2040’a kadar yüzde 65 düşmesi, kanser nedenli ölümlerin yüzde 29’u, kardiyovasküler hastalık nedenli ölümlerin yüzde 39’u ve sıtma gibi tropikal hastalık nedenli ölümlerin yüzde 62 oranında azalabileceği öngörülüyor.
10 yıl kazanıyoruz
Öngörülen o ki, 2040 yılında, yarısı 70 yaş altında 230 milyon daha fazla insan hayatta olacak. Bu durumda orta yaş grubunda sağlıklı geçen yıl sayısını 10 yıl uzatmak mümkün olabilecek. Sıkı durun 10 yıl bonus! İşte bundan, 85’likler 75, 65’likler yeni 55!
Araştırmaya göre sağlık kazanımlarının yüzde 70’inden fazlası, daha temiz ve daha güvenli ortamlar yaratarak, daha sağlıklı davranışları teşvik ederek ve bunların ardında yatan sosyal faktörleri ele alarak, aşılara ve koruyucu hekimliğe erişimi genişleterek elde edilebilir. Kalan yüzde 30 ise ilaç ve ameliyat gibi kanıtlanmış tedavilerle ele alınacak.
Hayatımıza çöreklenen Covid
Küresel sağlığı iyileştirmek için genel potansiyelin önemli olduğu vurgulanırken bilinen müdahaleler, belirli hastalıklarla savaşma kapasiteleri açısından büyük farklılıklar gösterebiliyor. COVID-19 salgını, sağlığın bireyler, toplum ve küresel ekonomi için ne kadar önemli olduğunun hoş karşılanmayan bir hatırlatıcısı oldu. Aşılar, antibiyotikler, sanitasyon ve beslenmeden sağlanan sağlık iyileştirmeleri bugüne kadar milyonlarca hayatı kurtarmakla kalmadı ekonomik büyüme için güçlü bir katalizör oldu. Daha sağlıklı bir toplum, iş gücünü genişletip üretkenliği artırırken aynı zamanda farklı sosyal faydalar sağlayarak ekonomik büyümeyi destekliyor.
Covid tüm dünyaya büyük ve acı bir sürpriz oldu, kazanımı halk sağlığının yeniden tasarlanması ve ekonomisinin yeniden kurgulanması gerekliliği oldu. Diyeceksiniz ki, kimin için bu kazanım? Eğitime prim veren, geleceği yakalamak için plan yapan dünya toplumları için… McKinsey’in yaptığı araştırmada, içinde bulunduğumuz durumun, geçmişi geri getirmek için değil, geniş tabanlı sağlık ve refahı ilerletmek için de bir fırsat olduğu ifade ediliyor.
Eğitim kadar önemli
Sağlıktaki elde edilen gelişme, yaşamı uzatıyor ve kalitesini iyileştiriyor. Güçlü ekonomik büyümenin arkasındaki temel faktörler 20. yüzyılın ikinci yarısında iş gücü ve verimliliğinin hızlı genişlemesine katkıda bulundu. Ekonomistler, geçtiğimiz yüzyılda gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik büyümenin yaklaşık üçte birinin küresel nüfusun sağlığındaki gelişmelere bağlanabileceğini tahmin ediyor. Daha son yıllara odaklanan araştırmalar ise sağlığın neredeyse eğitim kadar gelir artışına katkıda bulunan bir sektör olduğunu ortaya koyuyor. Öyle ki, eşit olmayan bir sağlık sistemi beraberinde ekonomik refahı da sınırlıyor. Bu iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi, erken ölümler potansiyel iş gücünü daraltıyor, büyümeyi sınırlıyor. Araştırma 2017’de 17 milyondan fazla bireyin erken yaşta yaşamını yitirdiğine dikkat çekiyor. İkincisi, sağlık sorunları yaşayanlar ekonomik olarak aktif olmuyor ve üretimde yer alamıyorlar. Yine aynı yıldan örnek verecek olursak, rakamlar gösteriyor ki, 2017’de 15 ve 64 yaşları arasında toplam 580 milyon kişi kötü sağlık koşulları nedeniyle işe gidememiş ya da işinden tamamen ayrılmış. Genel olarak, 2017’de hastalıkların maliyetinin 12 trilyon dolardan fazla olduğu, bir başka ifadeyle küresel reel GSYİH’nın yaklaşık yüzde 15’i olduğu tahmin ediliyor. COVID-19 salgını ve virüsün yayılmasını kontrol etmek için alınan tedbirler gibi etkilerin 2020’de küresel GSYİH’yı yüzde 3 ila 8 oranında azaltacağı tahmin ediliyor.
Sağlık Ölçütleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME), küresel hastalık yükünün yavaş bir oranda düşeceğini öngörüyor. Bu öngörü, özellikle nüfusun yaşlandığı ve diyabet, kardiyovasküler hastalık ve bazı kanser türleri gibi daha fazla yaş ve gelire bağlı sağlık koşullarıyla karşı karşıya olunan gelişmiş ekonomiler için geçerli. Düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerde ise daha büyük sağlık kazanımları bekleniyor, burada karşımıza beslenme bozuklukları ya da önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklar çıkıyor.
İnovasyon nasıl rol oynuyor?
İnovasyon, kesin tedavisi olmayan hastalıklarda kritik. Bu hastalıkların başında akıl sağlığı ve nörolojik bozukluklar, kardiyovasküler hastalıklar ve kanserler geliyor. Örneğin, İsviçre’de 1995 yılından 2017’ye kadar kronik miyeloid lösemiye bağlı erken ölüm oranı yaklaşık yüzde 70 azaldı. 2040 yılına kadar bu yenilikçi teknolojilerin hastalık yükünü yüzde 6 ila 10 oranında azaltma potansiyeline sahip olduğu tahmin ediliyor. Yeniliklerin sadece bazı hastalıklar için iyileştirici olmakla kalmayıp, yaşlanmanın altında yatan biyolojiyi ele alarak, yaşlanmanın nedeni olan koşulları erteleyerek sağlıklı yaşam süresini önemli ölçüde uzatabileceği düşünülüyor. Sonuç, 10 yıl daha gençleşerek hayata aktif katılımı hayal etmek artık zor değil.
Raporun detayı için rapor: