Bugün 20 ile 40 yaş arasındakiler dünya nüfusunun 3’te 1’ini, Türkiye’nin de yüzde 35’ini oluşturuyor. Dünyada iki buçuk milyar Y kuşağı var. Bu grup şu sıralar iş hayatına giriyor, karar verici, iş insanı, eğitimci, politikacı olarak dünyaya yön vermek üzere. Peki, onları ne kadar tanıyor ve anlıyoruz? “En Zayıf Halka” bilgi yarışmasının son versiyonunu TV’de sunma cesaretini gösteren, Pazarlama ve İş Yönetimi Profesörü İpek Altınbaş Farina ile birbirini anlamakta zorlanan kuşakları Güzel Yaşa için konuştuk. Röportajın tamamını youtube’dan izleyebilirisiniz.
Yaprak Özer (YÖ): Gerçekten de birbirimizi anlayamayan kuşaklar mıyız?
Prof. Dr. İpek Altınbaşak Farina (İAF): Her zaman eski kuşak, yeni kuşakla ilgili birtakım endişeler taşımış, eleştirilerde bulunmuş. Bunlar kaçınılmaz. Ama biz yaşadığımız toplumdaki bireyleri, gençleri anlamaktan bahsediyorsak, o döneme ve getirdiklerine de bakmak zorundayız. Esasında kuşak kavramı biraz ondan doğuyor, yani her bireyin içinde yaşadığı toplum ve döneme göre kendisine, dünyaya, topluma bakışı, hayattan beklentileri değişiyor. Çünkü ister istemez bizler hem birey olarak varız, ama bir toplum içinde yaşadığımız döneme göre şartlara uyum sağlamak zorundayız.
YÖ: Son 10-20 yılda teknoloji marifetiyle farklılaştığımızı söyleyebilir miyiz?
İAF: Bugün meselemiz, Y kuşağı ya da başka kuşak farklılığı değil. Bizim anlamaya çalıştığımız, 1980 ile 2000. Kaldı ki, bu da ülkelere göre değişiyor. Kiminde üç yıl önce ya da sonra olur önemli değil. Bugün 20 ile 40 yaş arasındakiler dünya nüfusunun 3’te 1’ini, Türkiye’nin de yüzde 35’ini oluşturuyor. Dünyada 2,5 milyar Y kuşağı var. Bu grup şu sıralar iş hayatına girecek, karar verici, iş insanı, eğitimci, politikacı olup dünyaya yön verecek kişiler. Bizim bu bireyleri anlamamız gerekiyor. Bu ihtiyaç. “…Hadi biz onları anlayalım”dan çok daha büyük bir gereklilikten ortaya çıkıyor. Çünkü bugün ben hangi işveren veya kurumda yönetici olarak çalışan arkadaşımla görüşsem hepsinin sıkıntısı aynı; “…biz nasıl motive edeceğiz, edemiyoruz, başaramıyoruz…”
Dünya çapında yapılan birçok araştırma var. Türkiye’de acaba durum nasıl diye bakmak, bize daha yakın bir ışık tutacak diye düşünüyorum. Özellikle değerler bir insanın hayatta tercihlerini, kararlarını, davranış biçimlerini etkileyen, ilkeler bütünü. Üniversite öğrencisi Y kuşağı ve çalışan Y kuşağıyla çeşitli nitel ve nicel araştırmalar yaptım. Bu araştırmalarda şunu gördüm: Dünyada, hangi sosyoekonomik sınıftan gelirse gelsin, bu kuşağın gençlerinin birincil isteği bağımsızlık. Bu kuşak, başarıyı muhakkak mutlulukla birlikte götürmek istiyor, dolayısıyla onlar için, iş hayatıyla, özel hayat dengesi olmazsa olmaz bir faktör.
YÖA: Markalara bağlılıkları var mı?
İAF: Marka bağlılığı bizim için çok önemli. Bunu bu kuşakta sağlamak çok kolay değil ama onlar da hiç haksız değiller. O kadar çok alternatifleri var ki… Her biri de onların ilgisini, parasını, sadakatini ve başkalarına anlatma gücünü kullanmak istiyor. Ben buna “nedensel bir sadakat” diyorum. Çünkü daha iyi yapan biri olduğunda hemen oraya geçebiliyorlar.