2000’li yılların yaygın sağlık problemlerinden biri gıda alerjileri. Glütenden laktoza geçmişte bilmediğimiz pek çok şeye artık alerjimiz olduğunu tahmin ediyor ve ürün satın alırken bu maddelerden bağımsız olanlara daha çok yöneliyoruz. Gıda endüstrisinde “alerjen olmayan” ürünlerin pazarı da giderek büyüyor.
Dünyada yaklaşık 85 milyonu Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere yarım milyar insan yiyecek ve içecek alışverişi yaparken alerjenlerden kaçınıyor. Gıda alerjisi yaşayan Amerikalı çocukların sayısı, nüfusun en az 20 yıldır sahip olduğundan yaklaşık dört kat daha hızlı artıyor. Scott H. Sicherer ve Hugh A. Sampson’ın ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi’nde yer alan bir makalesine göre yetişkinlerin yüzde 5’inde, çocukların ise yüzde 8’inde gıda alerjisi bulunuyor. Yapılan araştırmalar, gıda alerjilerinin, özellikle küçük çocuklar arasında, dünya çapında hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde artmakta olduğunu gösteriyor.
Etiket okumak zaman alıyor
21. yüzyılın bilinçli ve/veya alerjik tüketicileri marketlerde geçirdiği zamanın büyük bir kısmını ürün etiketlerini okuyarak harcıyor. McKinsey’in konuya dair araştırması şunları aktarıyor: “Alışveriş yapanların belli maddelere alerjisi olup olmadıkları ya da alerjenlerden kaçınmaya çalışmaları, onları market reyonunda stresli hissettiriyor. Tüketicilerin birçoğu etiketleri okumak için önemli ölçüde zaman harcıyor ve bazıları tüm ürün kategorilerinden kaçınıyor. Birçoğu en yüksek kaliteli malzemeler için fazladan ödeme yapıyor. Tüketiciler, daha küçük ve alerji dostu markalara büyük markalardan daha fazla güvenme eğilimindeler. Öte yandan genellikle denemek için yeni ürünler de arıyorlar. ABD’de gıdalardaki alerjenlerden kaçınmak isteyen müşteriler, bakkaliye için ortalamanın üzerinde bütçeye sahipler. ABD’li tüketiciler, kategorilerden veya ikame ürünlerden kaçınmak için yılda yaklaşık 19 milyar dolar harcıyor. Bu sayı muhtemelen artmaya devam edecek.”
Yeni tip alerjik tüketicileri mutlu etmek adına gıda endüstrisinin üzerine düşen bazı görevler var. Örneğin, gıda üreticileri, özellikle büyük şirketler, etiket okuyan müşterilerine daha ayrıcalıklı hizmetler sunabilirler. Böylelikle alerjik müşterilerinin hayatını biraz daha iyileştirebilirler. Ürün etiketleri de daha anlaşılır ve net bir hale getirilebilir.
160’ta fazla içeriğe karşı duyarlıyız
Araştırmadan çıkan sonuçlara göre, insanların gıdalarda yer alan 160’ı aşkın içeriğe karşı alerjisi var. Bunlardan dokuzu ABD’deki reaksiyonların ve vakaların büyük çoğunluğunu oluşturuyor: Süt /laktoz, yumurta, buğday/glüten, balık, kabuklu deniz ürünleri, yer fıstığı, ağaç yemişleri, soya ve susam. Bununla birlikte, bazı ülkelerde bu listeye ilaveler yapıldı. Örneğin AB ve Türkiye’de susam, hardal, acı bakla (lupin) ve kereviz; Japonya’da karabuğday, Tayvan’da ise mango gibi ürünlerin etikette bildirimi zorunlu.
Besin alerjisi nedir?
Öğünlerimizde tükettiğimiz besinlere bağlı olarak vücudumuzun gösterdiği reaksiyonlara besin alerjisi deniyor. Bu reaksiyonların büyük bir kısmı besinlerin farmakolojik özelliklerine, metabolik ya da toksik etkilerine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Klinik belirtileri hafif (ürtiker vb) olabildiği gibi yaşamı tehdit eden ağır reaksiyonlar da görülebiliyor.
Besin alerjileri daha çok çocukluk döneminin sorunlarından birisi. Anne sütü alan bebeklerde genellikle ek gıdalara başladıktan sonraki dönem ciltte ürtiker, kızarıklık ya da egzema şeklinde ortaya çıkabiliyor.
Kaynaklar:
https://www.aid.org.tr/hastaliklar/alerji-ve-bagisiklik-sistemi-hastaliklari/besin-alerjisi/