Röportaj: Yaprak Özer
Emre Ilıcalı, yeşil bina danışmanlık şirketi Altensis kurucularından. Ilıcalı Amerikan Yeşil Binalar Derneği tarafından LEED Fellow unvanı sahibi. Faaliyet alanları arasında elektrikli araç şarj üretimi de bulunuyor. Başarılı bir girişimci. Sürdürülebilirlik, çevre, insan sağlığı, temiz enerji üretimi, yaşanabilir şehirler gibi konular üzerinde çalışıyor. Bu temalar zamanın ruhunu yakalayan uzmanlık konuları arasında olsa da samimiyetle ifade etmem gerekirse Türkiye’nin bu uzmanlıkları yakaladığı konusunda ümidimi kaybediyorum. Bu nedenle kendimi zorluyorum, adıyorum… daha ne yapayım bilmiyorum! Ilıcalı “nice to have” tadındaki bu mayınlı tarlada kendisinin fiilen, Türkün kafasının da nasıl çalıştığını anlattı.
“Yeşil Etiket” hiç olmadığı kadar popüler. Yeşil’i bozdukça, dayanılmaz ağırlığı artıyor, umarsızca bozdukça daha fazla konuşuyoruz. Bu nedenle taklitlerinden sakınmak gerek. Ama, hangisi nedir ayırt etmek de maharet istiyor… Marifete gelince harekete geçmek gerek. Sorunlarımızı toparlama umudu da şansı da her zamankinden zor.
Ilıcalı’yla buluşma nedenlerimin başında tahmin edeceğiniz gibi “yeşil” konusu geliyor. Yeşil bina ve yeşil enerji konseptleri kafamda “yeşil yerleşim” olarak zil çalıyor. Oradan da “akıllı birey – akıllı kent” gibi … mikro olduğu kadar makro düşünmeyi zorunlu kılıyor.
Söyleşimizden birkaç satırbaşı burada, izlemek isteyenler için söyleşimiz youtube‘da…
“…Yeni otopark yönetmeliği içindeki elektrikli araçların zorunlu olması konusu önemli. Genel otoparklar, (AVM’ler gibi) toplu kullanıma açık alanlar ile yeni yapılacak konut ve 20 otoparkın üzerindeki yerlerde 2023 ve sonrası için kademeli kurallar öngörüldü. Konutlarda ve 20 otopark üstü yüzde 2, takiben yüzde 5; toplu otoparklarda ilk etapta yüzde 5, sonrasında yüzde 10’a çıkacak. Elektrikli araç şarj istasyonu altyapısı kurulması isteniyor. Önce altyapı gelmeli ki, sonra elektrikli araç kullanımı artsın….”
“…İstanbul nüfus olarak Türkiye’nin yüzde 20’lerinde ama ekonomik olarak yüzde 40-50’lerini üreten bir şehir. O yüzden İstanbul iyileşmeden, yaşam kalitesi artmadan, Türkiye’nin düzelmesi ya da yaşanabilir şehirler alanının oluşması ve tabana yayılması mümkün değil…”
“…Eskiden “yaparsanız iyi olur” şeklinde Yeşil Bina sistemleri vardı. Binayı ona uygun yapıp sertifika almak isteyenler bunları koyuyordu ama bunlar artık gönüllülüğe bırakılmayacak, bir müteahhidin, bir yatırımcının iyi niyetine bırakılamayacak kadar önemli konular olduğu için zorunlu istenmesi lazım…”
“…Küresel ısınma risklerine baktığımız zaman bu adımlar, “too little too late” hem çok az hem de çok geç. Daha fazlasının acilen yapılması lazım. Adeta bir pandemi gibi… Şu anda pandemi için genel bir alarm durumu var ya dünya üzerinde, hiç bozulmadan, küresel ısınma-çevresel bozulma konularında da alarm haline geçilmesi lazım. Gerekirse insanlar birtakım konforlarından ödün verecek…”
“…Şehirde, insanların yaşamının yüzde 90’ı neredeyse binaların içerisinde geçiyor. Binaların, pandemiden sonra bir kısmı değişecek. Ofisten konuta geçecek. Ama günün sonunda bina… “