Pandemi dönemi, çoğumuzun beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmesine neden oldu. Evde kaldıkça akşam yemeğini azaltma ya da yiyecek tercihlerimiz konusunda dikkatli davranma gibi konularda daha fazla düşünür olduk.
Süt ve süt ürünleri tüketimimize bakınca, neredeyse her öğünümüzün bir şekilde süt ürünü içerdiğini görüyoruz. Eğer inek sütü ve ürünlerini daha dengeli tüketmek istiyorsanız, alternatifleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyebilirsiniz.
İnek sütü, kalsiyum bakımından eşsiz bir gıda. Etkileyici bir besin içeriğine sahip. Yüksek kaliteli protein, fosfor ve B vitaminleri dahil olmak üzere vitamin ve mineraller bakımından zengin. Anne sütüne en yakın alternatif. Ancak süt alerjisi, laktoz intoleransı ve potansiyel sağlık riskleri yüzünden herkes rahatça tüketemeyebiliyor.
Badem sütü, şekersiz formda bile en iyi tada sahip sütlerden biri, ancak besin içeriği yetersiz. Zayıf bir protein kaynağı ve doğal kalsiyumdan yoksun.
Pirinç sütü, tüm süt türleri arasında en hipoalerjenik olanı. Bununla birlikte, düşük protein ve yüksek karbonhidrat içeriği, bazıları için itici olabilir. Bazı araştırmalar, pirincin yüksek seviyelerde inorganik arsenik içerebileceğini de gösteriyor.
Hindistan cevizi sütü düşük protein ve yetersiz doğal mikro besin içeriğinin yanı sıra, bazı kişilerde sindirim sorunlarına neden olduğu bilinen polisakkaritler içeriyor.
Alternatiflere baktığımızda soyanın makul bir seçenek olabilir mi?
Soya sütü, soya fasulyesi veya soya proteini izolatından yapılıyor. Kremsi ve yumuşak bir tada sahip ve besin değerleri açısından inek sütüne en çok benzeyen bitkisel süt. Ölçülü tüketildiğinde bir zararı dokunmuyor. Bitkisel olduğu için kolesterolsüz ve hazmı kolay.
Soya, bitki bazlı östrojen formu olan izoflavon içeriyor. Birçok çalışma, izoflavonların anti-kanser etkilerinin yanı sıra menopozdan sonra östrojen düşüşüne neden olan hastalıkları önleme yeteneğini ortaya koyuyor. Anti-enflamatuar özellikleriyle kronik hastalık ilerlemesini önleyebildiği ve antioksidan içerikleri nedeniyle kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı düşünülüyor.
Soya ayrıca sıvı dengesini düzenlemeye ve vücuttaki kas kasılmalarını iyileştirmeye yardımcı olabilecek potasyum ve magnezyum açısından zengin. Laktoz içermiyor.
Soyaya geçişin uzun vadeli faydalarını öğrenmek zaman alacak olsa da çalışmalar umut verici görünüyor. Kesin faydalarını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var, ancak genel olarak soya sütü ve soya ürünleri kontrollü tüketildiğinde faydalı görünüyor.
Soya sütünün en olumsuz yanı ise kalsiyum yönünden zayıf olması. Aynı miktarda inek sütünün içerdiği kalsiyumun sadece 4’te 1’ini içeriyor.
Diğer taraftan buğday ve fasulye de dahil olmak üzere bazı gıdalarda bulunan bağırsaklarda sindirilmemiş, hareket eden, kısa zincirli karbonhidrat türüne intoleransı olanlar için önerilmiyor.
İnek sütünü ve soya sütünü inceleyerek, kişisel tercihlerinize ve sağlık hedeflerinize bağlı olarak hangisini tercih edeceğiniz size kalmış. Eğer soya sütünü tercih edecekseniz aşırıya kaçmamaya ve satın alacağınız markanın besin değerlerini incelediğinize emin olun.
Kaynak:
https://jonathanoei.medium.com/should-i-switch-to-soy-milk-4d3240f31993