Dünya çapında, alanında en saygın denetleme kuruluşu olarak kabul edilen FDA-Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi eski yetkilisi Dr. David A. Kessler, gıda endüstrisi kaynaklı sağlık sorunlarına ve çözüm önerilerine dikkat çekiyor.
Gıdaların, herhangi bir yolla değişikliğe uğraması sonucu ortaya çıkan ürüne işlenmiş gıdalar diyoruz. Peki, binlerce yıldır gıdalar işlendiği halde şimdi farklı olan ne?
Pişirme ve öğütme işleme biçimleri olduğuna göre, günümüzün gıda üretimi stratejilerine ultra işlem denebilir. Endüstriyel gıda zincirinde, gıdalar daha önce hiç görmediğimiz şekillerde işleniyor. Üreticiler, tahılı yoğun ısıya ve karbonhidrat moleküllerinin uzunluğunu fiilen değiştiren öğütmeye tabi tutuyorlar. Bu, süpermarkete ulaştıklarında onları neredeyse sindirime hazır hale getiriyor. Onları yerken, sindirim sistemimiz, vücut tarafından hızla emilen glikoz molekülleri ile dolup taşıyor. Hızla emilen glikoz, sadece kilomuzu değil, aynı zamanda diyabet ve kardiyovasküler hastalık geliştirme riskimizi de etkileyerek sindirim ve hormonal sistemimize zarar veriyor.
Tüm paketlenmiş gıdalarda görünen etiketlerin amacı, tüketicilerin yiyeceklerinin içinde ne olduğunu bilmelerini sağlamak. Bu etiketleri tasarlarken gözden kaçırılan, hızlı karbonhidratlarda gizlenen tehlike. Şeker dışındaki tüm karbonhidratlar “toplam karbonhidratlar” başlığı altında gruplandırılıyor. Bu, sindirilebilir ve sindirilmeyen karbonhidratlar arasında ayrım yapamadığı için kullanılmaması gereken bir terim. Bu belirsizlik, karbonhidratların gerçek doğasını gizliyor.
Etiketlerin bir diğer sınırlaması da pakette porsiyon boyutundaki kaloriyi ortaya koyarken, kalorilerin sistemdeki hareket hızı ve sindirim sisteminin neresinde emildiğiyle ilgili temel bilgileri eksik bırakması.
İkna etme çabaları
Gıda endüstrisi, halkın şüpheciliğini ve kafa karışıklığını anlayarak onları manipüle etmekte. “Tam tahıl” ve “tam buğday” gibi kelimeleri pazarlama amacıyla kullanılıyorlar. Bu tanımlamaya sahip çoğu ürün, onları bütün olmaktan çıkaran önemli bir işleme tabi tutuluyor. Yiyecek seçimlerinde sağlıklı olanın, tüm besin maddelerini dengeli bir şekilde almak olduğuna bizleri ikna etmeye çalışıyorlar.
Nüfusun yüzde 70’inde kalp hastalığı riskini azaltmanın mümkün
Hızlı karbonhidratların harici toksinler olması gibi, düşük yoğunluklu lipoproteinler de hasara neden olan dahili toksinler. Bilim insanları, yüksek LDL seviyelerinin kalp hastalığının önemli bir nedeni olduğunu söylüyorlar. Nasıl sigara içmenin zararlarının bilincindeysek, kötü kolesterole de benzer bir tavır alınması gerekiyor.
Neler yapılabilir?
Tüketicilerin sağlıklı seçimler yapmasına yardımcı olmak için tasarlanan beslenme kurallarının değişmesi gerekiyor. Konuyu incelemek, çelişkili ve kafa karıştırıcı argümanlar yerine anlaşılması kolay öneriler oluşturulması bu yolda atılacak önemli bir adım olabilir.
Yeme alışkanlıklarında değişim yaratmak uzun bir iş. Böyle bir değişime dahil olan sosyoekonomik faktörler çok önemli. Bu değişikliği gerçekleştirmek için hangi endüstriyel düzenlemelere ihtiyaç olduğunu bulmak ve kararlı eylemlerle harekete geçmek gerekiyor.
Fast Carbs, Slow Carbs kitabında Dr. Kessler, beslenme arayışının, obezite ve kronik hastalıklardan giderek daha fazla acı çeken bir popülasyona nasıl yol açtığını açıklıyor ve gidişatı değiştirmek için bir çözüm sunuyor.
Kaynak: