Yediğimiz yemekler de dahil, aldığımız her aksiyonun çevresel bir karşılığı var. Karbon ayak izi, başlangıcından bitişine, bir ürünün iklim üzerine bıraktığı toplam etkiye denir. Bu süreçte atmosfere salınan toplam sera gazları üzerinden hesaplanır.
Tarladan tabağa, gıda üretimi, iklim değişikliğine neden olan emisyonların dörtte birinden fazlasına katkıda bulunuyor. Bu, tarıma yer açmak için araziyi temizleme, gübre yapımı, gübreleme, hayvan yetiştirme, işleme, paketleme ve nakletmeyi içeriyor.
Şimdi tabağınıza koyduğunuz şeyi değiştirmeyi düşünmüyorsanız bile, birkaç yıl içinde fazla seçeneğimiz kalmayabilir. Üretebileceğimiz yiyecek miktarının küresel olarak değişmesi ve azalması bekleniyor. Bu, artan nüfus için daha az yiyecek anlamına geliyor. Mahsulün boyutunu tahrip edip küçültebilecek, potansiyel olarak büyük gıda kıtlıklarına neden olabilecek, aşırı hava olayları bekleniyor.
Yemeyi seçtiğimiz yiyecekler sayesinde bu değişiklikleri yavaşlatmak mümkün mü?
Biftek ve fasulye arasındaki farkın boyutuna şaşırabilirsiniz. Bir ineğin yediklerinin yaklaşık %5’i metan gazı olarak havaya salınır. Fasulyenin kendi sindirim sistemimiz üzerindeki etkisini soracak olursanız, bilim insanlarının çıkardığımız gazdaki metan miktarını artırmadığını buldukları ortaya çıktı.
227g bir biftek, önerilen günlük protein alımımızın yüzde 100’ünü içerir. Bunun yerine 113g yiyebilir ve diyetimizi fasulye, kuruyemiş, balık veya süt ürünleri ile tamamlayabiliriz.
Mevsim dışı sebze ve meyveler yediğimizde, bunların bize nasıl ulaştığına bağlı olarak diyetimize hava milleri ekleyebiliriz. Çünkü hava taşımacılığı, aynı miktarda yiyeceğin tekneyle taşınmasının iklime etkisinin 100 katına neden oluyor.
Çabuk bozulan meyve ve sebzelerin de bozulmadan önce taşınmaları ve dolayısıyla hava yoluyla seyahat etmeleri gerekir.
Yarım litre süt üretmenin iklime etkisi, plastik süt kartonunun kendisinin 20 katından fazladır.
Gıdanın iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmaya yardımcı olmak için hangi sistem değişikliklerini uygulayabiliriz?
İlk adım şeffaflık olabilir. Hava yoluyla gelen tüm yiyeceklerin üzerinde bir uçak çıkartması olması gibi…
İklim etkilerini hesaplamanın farklı yolları vardır. Çalışmaların büyük çoğunluğu “kg CO2e” (kilogram karbondioksit eşdeğeri) ölçüsünü kullanıyor.
Bir dünya vatandaşının günlük diyeti ortalama 6 kg CO2e’ye neden olur. Mikrodalgada pişirilmiş bir patates ve fasulye 0,5kg CO2e’den daha az katkıda bulunduğundan, gün boyunca diğer yiyecekleri yemek için bolca yer bırakır.
Etiketleme, gıda iklimi etkileri konusunda tüketici bilinci eksikliğinin giderilmesine yardımcı olabilir.
Pek çok insan, evde pişirmenin, yiyecek iklimi etkilerine büyük bir parça ekleyebileceğini öğrenince şaşırıyor. Araştırmalar, sebzeleri fırında pişirmenin iklim üzerindeki etkilerini iki katından fazla artırdığını gösteriyor. Fırını iki saat açık tutmak yaklaşık 2kg CO2e, mikrodalgada pişirmekse 0.1kg CO2e’den daha az katkıda bulunuyor.
Yeni teknolojiler gıda üreticilerinin hesap yapma yükünü azaltmaya yardımcı olabilir. Bilgisayar programları tedarik zincirinde gerçek zamanlı olarak bilgi paylaşma potansiyeli sunabilir. Uygulamalar, tüketicilere ürünün “çok yüksek”, “yüksek”, “orta” veya “düşük” iklim etkilerine sahip olup olmadığını bildirmek için barkodu tarayarak satış noktasındaki bilgilere erişmelerine yardımcı olabilir. Çevrimiçi alışveriş uygulamaları bize el arabamızdaki iklim sıcak noktalarını gösterebilir.
Son olarak, yemek israfının kötü olduğu konusunda hepimiz hemfikir olabiliriz. Küresel olarak, gıdaların yaklaşık üçte biri kayboluyor, israf ediliyor ve bu atığın çoğu evlerde oluyor. Gıda israfını azaltarak, besinleri çöp sahalarında çürümeye ve metan salmaya göndermekten kaçınmış oluyoruz.
Teknoloji şirketleri gıda dağıtımcılarına çözümler sunarken, üretimin fazlası ihtiyacı olanlara yönlendiriliyor. Uygulamalar aracılığıyla, tüketiciler de çevrelerine artık ihtiyaç duyulmayan yiyecekler hakkında bilgi verebiliyor ve onların ihtiyaç duyulan bir eve gittiklerini görebiliyor.
Yiyeceklerinizin kendi iklim etkinize ne kadar katkıda bulunduğunu çeşitli web sitelerindeki hesaplayıcılardan öğrenebilirsiniz. Hesaplayıcılar ayrıca daha düşük etkiye sahip gıda alternatiflerini de gösterir.
Karbon ayak izlerinizi azaltmak için, ilk adımda düzenli olarak yediğiniz, en fazla iklim etkisine neden olan yiyeceklere odaklanarak başlayabilirsiniz. Ardından miktarlara bakabilir ve beslenmenize sebzeler, baklagiller gibi birçok sağlık yararı olan, iklim dostu yiyecekler eklemeye odaklanabilirsiniz.
Et tüketiminizi azaltarak, yerel ve mevsime uygun beslenerek, gıda israfı yapmayarak ve bu etapları mümkün olabildiğinde beslenme rutinlerimize ekleyerek bireysel karbon ayak izimizi düşürebilir, iklim krizine karşı aksiyon alabiliriz.
Şimdi bir sonraki yemeğinizi düşünürken, belki de iklim değişikliğine etkilerini de hesaba katabilirsiniz.
Kaynak:
https://www.bbc.com/future/bespoke/follow-the-food/how-to-cut-your-foods-carbon-footprint/