COVID-19 yaklaşık 2 sene önce hayatımıza girdi; kendisiyle birlikte eğitimden çalışma hayatına video konferans platformlarını da günlük rutinimize dahil etti. Uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, uzaktan sosyalleşme derken ekranların karşısından kalkamaz olduk. Peki ekranda gördüğümüz görüntümüzden memnun muyuz? İşte burası biraz tartışmalı.
Bu konuda The Guardian’da yayınlanan bir haberi Güzel Yaşa okurlarıyla paylaşmak istiyoruz. “Zoom dismorfisi”. Bu da nedir, diye sorarsanız şöyle özetlemek mümkün: Dismorfobi aslında bir zihinsel rahatsızlık. Dismorfik bozukluğu olan hastalar, normal görünmelerine rağmen çirkin olduklarına inanıyorlar. Bu rahatsızlıkla mücadele edenlerin hem çalışma hayatından hem sosyal hayattan kendilerini soyutladıkları biliniyor.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dermatolog Prof. Dr. Shadi Kourosh, içinde bulunduğumuz dönemde video konferans platformlarının sık kullanımının bir sonucu olduğuna işaret ederek “Zoom dismorfisi” terimini ilk kullanan uzman oldu.
Kouroush, kişilerin ekran ve kamera önünde geçirdikleri zaman arttıkça görünüşleriyle ilgili algılarının da değiştiğini ve görünümlerinden memnun olmayan kişilerin sayısının arttığını ifade etti.
Diğer taraftan Uluslararası Kadın Dermatolojisi Dergisi‘nde yayımlanan bir araştırmanın sonuçları hayli ilginç: Katılımcıların yüzde 71’i yeniden yüz yüze toplantılara dönmek konusunda endişeli; 10 kişiden 3’ü ise fiziki katılım sağlayacakları döneme geçmeden önce görünümlerini değiştirmek istiyor.
Bu sonuçlar aslında son dönemlerde dünya genelinde artan estetik operasyon taleplerini, Zoom dismorfisiyle ilişkilendiriliyor. Bu talep artışı plastik cerrahi sektöründe Zoom Boom (Zoom patlaması) olarak isimlendiriliyor.
İşte dünyadan çarpıcı rakamlar:
Pandeminin başlangıcından itibaren British Association of Aesthetic Plastic Surgeons (BAAPS)’a başvuranlar yaklaşık %70 oranında artarken, American Society of Plastic Surgeons’a yapılan başvurularda %65 artış görüldüğü ifade ediliyor.
Kourosh, kişilerin bilgisayar kamerasından kendisine bakmasının “oyun aynası” etkisi yarattığını söylüyor. Yakından çeken ön kameraların kişilerin görüntüsünü bozabildiğini ifade ederken yüz yüze ilişkilerde kendilerini görmeye alışkın olmayan bireylerin bu durumla baş etmekte zorlandığını belirtiyor.
Kaynak: The Guardian