Aşırı temizlik, uzun vadede önemli hastalıklara kapı açıyor. Nasıl mı? Aşırı hijyenik ortamlarda yaşayarak mikroplardan uzak durmak, bağışıklık sisteminin gerektiği kadar güçlenmesini engelliyor. Bağırsak sisteminde önemli rolü olan iyi bakterileri de vücuttan uzak tutuyor.
Her şeyin aşırısı zararlı… Bu kural, temizlik için de geçerli. Bugün aşırı temiz, hijyenik ortamlarda yaşıyoruz ve bunun da cezasını bağışıklık ve sindirim sistemlerimiz çekiyor. Günümüzde her yere ellerinde küçük el dezenfektanı şişelerini taşıyanları, gün boyunca defalarca ellerini yıkayanları görmek garip karşılanmıyor. Hatta artık hepimiz tüm bakteri ve virüslerin zararlı olduğunu, çevremiz ve bedenimiz ne kadar temiz olursa o kadar iyi olacağımızı düşünmeye başladık. Bugün aşırı temizlik, toplumun en önemli sorunlarından biri haline geliyor.
Öncelikle virüs ve bakterilere maruz kalmanın, mutlaka kötü sonuçları olmadığını anlamak gerekiyor. Gerçekten de bakteri ve virüslere hastalıklara direnç geliştirmek için ihtiyacımız var. İnsan, var olduğu milyonlarca yıl içinde sayısız mikrop ve bakterilerle evrimleşmeyi başardı ve yaşanan ortamlarda bu mikroplara uyum sağladı.
İnsan vücudunda, hücrelerinden 10 kat fazla bakteri bulunuyor. İnsanın doğduğu andan itibaren mikroplarla karşılaştıkça doğal savunma mekanizması güçleniyor. Hatta ironik olacak ama her ne kadar ebeveynler çocuklarını küçükken mikroplardan uzak tutmaya çalışsa da yaşamın ilk dönemlerinde, bebeklikte mikroplara maruz kalma yetişkinlikte bağışıklığın kuvvetli olmasını sağlıyor.
Zararları neler?
Yüzyıllar içinde çevresini giderek daha hijyen ve temiz tutmaya çalışan insan, aslında bu yolda önemli bedeller de ödüyor. Bugün çocuklar ve yetişkinlerde mikroplara aşırı hassasiyet gösteren bağışıklık sistemi sorunlarının giderek çoğalması bunun göstergelerinden biri. Amerikan Alerji, Astım & İmmünoloji Akademisi’ne göre, alerjiler, öğrenme güçlüğü, enfeksiyon ve enflamasyon görünme oranı, içinde yaşınılan hijyen koşulları iyileştikçe artıyor.
İngiltere’de Kanser Araştırmaları Enstitüsü tarafından 30 yıllık hasta kayıtları incelenerek yapılan bir araştırma, aşırı temiz evlerde büyüyen çocukların bağışıklık sistemlerinin ihtiyacı olan bakterileri alamadığı ve metabolizmalarının enfeksiyonlara karşı yeterli beyaz kan hücreleri üretemediğini gösteriyor. Bağışıklık sistemi yeterli çalışmayan çocuklarda gripten lösemiye kadar çok farklı hastalıklar gelişebiliyor.
Aşırı temizlik, iyi bakterilerden uzak kalan bağırsak sistemi için de günümüzde sıklıkla görülen sızıntılı bağırsak sendromu gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Journal of Gastroenterology & Hepatology’nin 2013’te yayımladığı bir yazıya göre araştırmalar, antibiyotik alımıyla ya da aşırı temizlik yaparak kendimizi yararlı mikro organizmalardan uzak tutmamızın bağırsaklarda yaşayan mikrop ailesini olumsuz etkilediğini, böylece gıda ve mevsimsel alerjiler, astım, obezite, otoimmün rahatsızlıkları ve irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim sorunlarının oluşmasına ön ayak olduğunu ortaya koyuyor. Sindirim sistemindeki bakteriler, metabolik ve hormonal fonksiyonlara da yardım ediyor. Yiyecekler iyi sindirilmediğinde kabızlık, gaz, yiyecek hassasiyetiyle vitamin ve minerallerin kötü emilimine bağlı semptomlar ortaya çıkıyor.
Science gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre Boston’daki Brigham and Women’s Hospital’da yapılan bir araştırmada, bebekliğinde birçok mikropla tanışan bir farenin, temiz bir bölgede yaşayan farelere kıyasla gelecekte sağlık sorunlarıyla savaşmada daha yetkin olduğunu ortaya konuluyor.
Bağışıklığı nasıl güçlendiririz?
2013 Yaşlanma ve Metabolizmada Hücre Sempozyumu’nda açıklanan bir araştırmaya göre, bağışıklık sistemi tanımadığı bir şeyle karşı karşıya kaldığında tehdit olarak algılıyor ve T-hücrelerimiz normalden fazla üretiliyor. İşte bu T-hücrelerinin fazlalığı da astım, romatizma gibi pek çok sağlık sorununa yol açıyor.
Peki bağışıklık sistemini nasıl güçlendiririz? Bunun yolu, yan etkisi olarak hastalansak da yeni mikroplara maruz kalmaya kaçınmamaktan geçiyor.
Tabii size hiç ellerinizi yıkamayın, tezgahlarınızı temizlemeyin ya da hasta kişilerle yakın temas kurun, demiyoruz. Sadece aşırı temiz, titiz olma noktasına gitmeden bağışıklık sistemimize de elinden geleni yapması için fırsat verin diyoruz.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için önerilerimiz şöyle:
- Dışarıda daha çok zaman geçirin. Böylece daha çok bakteri, doğal küf, mantara maruz kalırsınız ve güneşten vücudunuza gerekli olan D vitaminini alırsınız.
- Daha çok probiyotik zengini yiyecek tüketin. Araştırmalar yoğurt, kefir, fermante edilmiş çay ve yiyecekler gibi probiyotik zengini besinlerin, canlı ve aktif kültürlerini yani sağlıklı bakterileri beslediğini kanıtlıyor.
- Doğal bal tüketin. Alerjileri önlemede, yararlı organizmalarla tanışmada balın etkisi büyük.
- Gerekmedikçe antibiyotik kullanmayın. Bu en önemli nokta çünkü antibiyotik kullanımı bağırsaklardaki tüm yararlı bakterileri öldürüyor.
Ayrıca fazla kullanımı antibiyotik direnci oluşturuyor ki bu da uzun vadede daha büyük sağlık sorunları yaratıyor. Dünya Sağlık Örgütü “Mikroplara karşı direnç, bakteri, parazit virüs ya da mantarların yarattığı enfeksiyonlara karşı oluşan hastalıkların tedavisini tehdit ediyor. Mikroplara karşı direnç, tüm dünyada her bölgede görülüyor ve yeni direnç mekanizmaları global olarak büyüyor” açıklamasını yapıyor. Bugün Amerika’da her gün 2 milyon kişi enfeksiyon kapıyor ve bunların 23 bini hayatını kaybediyor.
Bu noktada insan yapımı antibiyotikler ve likit sabunları, ev yapımı kimyasal spreyler gibi dezanfektanlar yerine, sağlık otoritelerinin daha doğal ve güvenli bitki bazlı yağlar gibi antibakteriyel temizlik ürünleri geliştirmesi bekleniyor.
Derleme kaynak: https://draxe.com/oversanitation/