Aşk, beyinde bağımlılıkla aynı paterni izliyor. Günümüzde giderek artan aşk bağımlılığını aşmanın yolu, kişinin mevcut duruma farkındalıkla bakabilmesiyle oluşuyor. Tetikleyici-davranış-ödül döngüsünü dışarıdan fark edebilmek ve nasıl bağımlı hale gelindiğini anlamak bu durumdan çıkmayı kolaylaştırıyor.
Eğer aşk bağımlılık ile benzer döngüyü izliyorsa, bu patern nasıl bozulur? Yıllar boyunca yeni aşıkların, reddedilmiş ya da uzun süredir ilişkide olanların beyinlerini araştıran biyolojik antropolog Dr. Helen Fisher obsesyon ile aşkı aynı kefeye koymakta tereddüt etmiyor. Fisher, “Romantik ilişkilerin bir bağımlılık olduğu sonucuna vardım. Eğer her şey yolunda gidiyorsa iyi bir alışkanlık, kötü gidiyorsa korkunç bir bağımlılık oluyor. Ama sonuçta bir bağımlılığın tüm özelliklerini taşıyor: Bir kişiye odaklanıyorsun, deli gibi onu düşünüyorsun, onu istiyorsun ve gerçeği saptırıyorsun” diyor.
Ödül mekanizması çalışıyor
Brown Üniversitesi Mindfulness Center’in Araştırma ve İnovasyon Direktörü Dr. Judson Brewer ise bu durumu şöyle açıklıyor: “Bütün olay beynin bağımlı olmasında… Beyinlerimiz birer tahmin makinesi. Bir ödül aldığımızda bunun yeniden ve yeniden olmasını istiyoruz. Zaman içinde süreç tekrarlandıkça bu ödülü almaya takıntılı hale geliyoruz.” Başka bir deyişle bu ödülün peşinde olmak
(ilişkideyken sevgi ve mutluluk) ödül getiren davranışın oluşması için güçlü bir motivasyon sağlıyor.
Aşk için ödül sağlayan davranışlar mesaj atmak, flört etmek ya da hayal kurmak olabiliyor. Bunlar üst üste tekrarlanınca da alışkanlıklar doğuyor ve X kişisi gözümüzde ulaşmaya değer gördüğümüz bulunmaz bir hedef haline geliyor.
Dr. Judson Brewer, “Beyinlerimiz bizim hikayemizin en iyisi ve mükemmeli olduğu yönünde bizi ikna etme ve idealleştirmede çok başarılı” diyor. Konu aşk olunca istenilen X kişisi üzerine en iyi hayalleri kurabilen en çok aşka düşen oluyor.
Ödül kavramını değiştirmek
Aşk tepelerinde uçmak ile aşık olmanın farkındalığında gezinmek arasındaki fark Brewer’a göre “sözleşilmiş kısa bir heyecan ile bağ kurmanın uzun keyfi arasındaki fark gibi.”
Belki beyinlerimiz anlık belirsizlik oyunlarına çekilebilir ama her ödülün bizim için aynı etkide olmadığını öğrenmek de yine bizim elimizde.