Migren, tipik olarak başın bir bölgesinde ortaya çıkan şiddetli baş ağrılarına neden olan nörolojik bir durumdur. Ağrı çok yoğun olabilir ve insanlar bazen mide bulantısı veya kusma gibi başka semptomlar yaşayabilir. Migren kaynaklı baş ağrıları, stres veya hormonal değişiklikler gibi belirli tetikleyicilerle ilişkili olabilir. Beslenme alışkanlıklarının da baş ağrılarını tetikleyebildiği ya da önleyebildiği biliniyor. Yapılan son çalışmalardan biri ise tiaminin (B1 vitamini) migren ile ilişkisini ortaya koyuyor.
Uzmanlar, beslenme alışkanlıklarının migreni tetikleyebildiği görüşünde birleşiyor. Özellikle şarap, peynir ve kafein çeşitlerinin migren baş ağrısını ortaya çıkarabildiği biliniyor. Ancak durum kişiden kişiye değişebilir. Baş ağrısını tetikleyen bir durum olup olmadığını görmek için hastalardan günlük tutmalarını isteyen doktorların elde ettiği farklı sonuçlar var. Hastalardan gelen bilgilere göre kafein baş ağrısına neden olabileceği gibi ağrıyı azaltmaya yardımcı da oluyor. Bu nedenle hangi besinin baş ağrısına neden olduğunu ya da engellediğini genelleştirmek zor.
Ancak beslenme ve migren arasındaki ilişki hakkında daha fazla veri ortaya çıktıkça, araştırmalar ve tedavi için klinik öneriler de gelişiyor. Bu konuda yapılan son çalışmalardan biri ise oldukça dikkat çekici. Çünkü söz konusu araştırma, B vitamininin migreni azaltabileceğini öne sürüyor.
Çalışmada araştırmacılar iki B vitamini çeşidi olan tiamin (B1 vitamini) ve riboflavin (B2 vitamini) ile şiddetli baş ağrısı veya migren deneyimi arasındaki ilişkiyi mercek altına almış. 1999-2004 yılları arasında Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi’ne (NHANES Güvenilir Kaynak) katılanların verilerinin de incelendiği çalışmada araştırmacılar, analizlerine 13 binden fazla katılımcıyı dahil etmiş. Bu katılımcılardan 2 bin 745’inin son üç ay içinde ya şiddetli bir baş ağrısı ya da migren atağı geçirdiği biliniyor.
Özellikle kadınlarda daha etkili
Katılımcıların bilgisayar destekli görüşmelerinden toplanan verilere bakılarak beslenmeyle 24 saatlik tiamin ve riboflavin alımı incelenmiş. Katılımcıların yaşları, yaşam tarzları, demografik özellikleri ve eşlik eden hastalıkları dahil olmak üzere çeşitli faktörler de hesaba katılmış tabi. Araştırmanın sonucunda ise beslenmeyle daha yüksek miktarda tiamin alanların daha düşük migren atağı ile ilişkili olduğu bildirilmiş. Şunu da belirtmekte fayda var, bu durum özellikle kadın katılımcılar arasında gözlenmiş. Araştırmada riboflavinin etkisine dair ciddi bir gösterge ile karşılaşılmadığını da hatırlatalım.
Bu çalışma, migren baş ağrısının tetiklenmesinde beslenme faktörlerinin etkili olabileceğini destekleyen önemli veriler sağlıyor. Çalışmanın, tiaminin (B-1 vitamini) migreni hafifletmede istatistiksel olarak anlamlı bir rol oynadığını göstermesi özellikle dikkate değer. Migren atağından önce serotonin düzeyinin yüksek olduğu prensibiyle yapılan çalışmada tiaminin, nörotransmitter serotoninin beyin seviyelerini düzenlemede önemli olduğu ortaya konuyor.
Sonuçlar dikkate değer olsa da çalışma katılımcıların kendi beyanlarına dayandığı için veriler göreceli olabilir. Ayrıca görüşmelerde tüm bağırsak hastalıkları ile ilgili soruların yer almadığını ve araştırmacılar diyet kalıplarını incelemediğini de hatırlatalım. Bu nedenle göstergeler umut verici olsa da tiaminin daha spesifik rollerini belirlemek için ek çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olduğu unutulmamalı.
Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/