Soğuk algınlığı, kızarıklık, ağrı ve sızı gibi günlük sağlık şikayetimiz için doktora koşsak da işitme kaybı olduğunda kabullenip oturuyoruz. Dünya İşitme Günü’nü çoğumuz duymamışızdır herhalde; 3 Mart. Biraz gecikmiş olabiliriz ama en azından aynı ay içinde yakalamayı başardık, bu vesileyle 2 bin kişi üzerinde yapılan bir anket sonuçlarını paylaşalım; yetişkinlerin yüzde 65’i işitme testi yaptırmamış. Buna karşın yüzde 68 işitme güçlüğüne işaret eden belirtiler yaşadığını itiraf ediyor. Duymasak da olur diyoruz herhalde!
Belirtiler ne? Kulak çınlaması (%31), söyleneni yanlış duyma (%28) ve karşıdakinden düzenli tekrar etmesini isteme (%23). Her beş kişiden dördü grip semptomu, ağrı ve sızı ya da şişlik ve kızarıklık gibi belirtide ortalama birkaç hafta içinde soluğu doktorda alacağını söylüyor.
Bu arada, yetişkin yaşa gelen nüfusun neredeyse yarısı işitme duyusunu kaybetmekten korkuyor. Öyleyse neden önlem almıyor diye sorabilirsiniz. Bireylerin yüzde 39’u işitme kaybı belirtilerinden endişe duymuyor. Önemli bir grup işitme kaybı yaşamak için daha çok genç olduğuna inanıyor. Daha kalabalık bir grup, sorunu çözmek yerine beklemenin kaybını etkilemeyeceğini sanıyor.
Specsavers adlı kurumun yaptığı araştırma işitme kaybının sandığımızdan daha yaygın ve daha büyük bir sorun olduğunu ortaya çıkardı. İşitme kaybı için ayrıca yaşlanmayı beklemek de yanlış ve eksik bir önyargı. Çoğu zaman işitme kaybı kademeli olarak gerçekleşirmiş. Bu gibi yaygın durumlarda, kişi işitme kaybı yaşadığını algılayamazmış.
İşitme kaybını önlemek adına tedbir almak mümkün mü? Birincisi, giderek yaygınlaşan kulaklıkla müzik dinlemeyi sevenlerin hoşuna gitmeyecek. Yüksek sesli müzikten kaçınmak gerekiyormuş. İkincisi kulaklarınıza düzenli olarak mola vermemiz gerekiyormuş. Yüksek sesle çevrili ortamlara girmek kaçınılmazsa işitme koruması öneriliyor. İşitme duyusunda herhangi bir değişiklik fark ettiğimizde tereddüt etmemeden soluğu bir uzmanda almak gerekiyor. Keşke bir de bunu alışkanlığa çevirip, rutin kontrol yaptırabilsek…