Yazı: Yaprak Özer
Verimlilik, sürdürülebilirlik, sağlıklı kalmak, riskleri aşmak… gibi “akıl”lı olmakla ilgili tavsiyeler içinde boğuluyoruz. Buna karşın bildiğimizi düşündüğümüz konularda arpa boyu gidemeyebiliyoruz. Sorunumuz; beyin ve bedenimiz üzerinde pek de kontrolümüzün olmaması…
“My Octopus Teacher”, 2020 yılında vizyona girmiş bir belgesel. İzlediğim belgeseller arasında aklımda kalanların başında yer alıyor. Bu filmi izledikten sonra yalnızca ahtapotlarla ilgili değil, doğayı paylaştığımız tüm canlılarla ilgili ne kadar az şey bildiğimi fark etmiştim… Yerküredeki en güçlü canlı türünü temsil eden kategoride yer almadığımızı fark ettiğimi ifade edebilirim.
Oysa dünyanın en zeki canlıları arasında gösterilen ahtapotların beyinlerini sıcaklık değişimlerinden korumak için sinir hücrelerindeki proteinleri yeniden kodlayabildikleri bilimsel olarak ortaya kondu. Ne şaşırtıcı değil mi… İklim soğuduğunda ve veya tersi durum oluştuğunda DNA ve protein üretimi arasındaki haberci molekül olan RNA’larıyla oynayarak nörolojik aktivitenin sürdürülebilmesini sağlıyorlarmış.
Oxford Üniversitesi’nden Dr. Jan-Emmanuel De Neve (2020) 6 ay süreyle 12 bin ofis çalışanını gözlemlemiş; ücret, ikramiye ve iş güvencesi çalışan verimliliğini doğrudan etkiliyormuş… diyeceksiniz ki, biz zaten biliyoruz. Ancak hiçbir konu çalışan verimliliğini hava durumu kadar net bir şekilde etkilemiyormuş. Yoğun sis, yağmur ya da karda çalışan verimlilik yerlerde sürünüyor… Teknolojik olarak gelişmiş olabiliriz, kendimizi dış dünyadan soyutladığımıza inanabiliriz… gökdelenlerin konforunda yaşıyor ya da çalışıyor hatta sanal dünyada yaşam kuruyoruz. Gelin görün ki, hala doğanın merhametine kalmış durumdayız.
İlginç değil mi ahtapotlar gibi hayata tutunmaya çalışmıyoruz ya da nasıl yapacağımızı bilmiyoruz… Ahtapot hayatta kalmak için ivedi organlarına hükmetmek pahasına mücadele sergilerken insanoğlunun hayatın daha çok haz, keyif ve konfor kısmına kafa yorup öncelik verdiği söylenebilir.
Warwick Üniversitesi’nden Dr. Andrew Oswald öğrencilerine matematik testinde doğru yanıtladıkları her soru için 0,25 Pound kazanma fırsatı sunmuş. Testten önce, katılımcıların yarısına komedi dizisinden bir bölüm izletmiş, geri kalan matematik dersine katılmış. Televizyon izleyenler ortalamadan yüzde 12 daha fazla doğru yapmış. Keyif için zaman ayırmanın üretkenliği artırdığını söyleyen çalışmaların sayısı giderek artıyor… Video oyunlarının konsantrasyonu, çikolatanın detaylarda dikkati artırdığı, uykunun yaratıcılığı tetiklediği ortaya dökülen detaylardan; “nasıl mutluysan, onu yap” hayatımızın sloganı oldu.
Wharton İşletme Okulu’nun ünlü isimlerinden Dr. Adam Grant (2021), 119 öğrenciyi bir fikir üretme egzersizi için işe almış. Katılımcılardan YouTube’a yüklenen video formatındaki talimatları izledikten sonra telefonlarını bir kenara bırakmaları ve beyin fırtınası yapmaya başlamaları istenmiş. Telefonlarını hemen kapatan ve tüm zamanı çalışarak geçiren öğrenciler görece daha iyi sonuçlar elde etmiş. En yaratıcılar ise yalnızca 22 dakikalarını aktif beyin fırtınası yaparak geçirenler olmuş. İlginç tespit. Etrafınıza bakıp gece gündüz çalıştığı için başarılı ya da yaratıcı olduğunu sandığınız kişilerin aslında süreyi pek de sandığımız verimlilikte geçirmediklerini anlıyoruz. Zaman pek de akıllı kullandığımız bir kavram değil.
Ahtapotlar nasıl oluyorsa beyinlerini daha verimli kullanıyorlar…
Chicago Üniversitesi Deniz Biyolojisi Laboratuvarı’ndan Joshua Rosenthal, “Genetik bilgimizin sabit olduğunu düşünüyoruz, ancak çevreden gelen uyarıcılar proteinleri nasıl kodladığımızı etkileyebiliyor. RNA’yı yeniden kodlamak organizmalara istedikleri zaman ve yerde çeşitli proteinleri ifade etme seçeneği sunuyor.
Bu araştırmalardan öğreniyoruz ki, ahtapotlarda, yeniden kodlamanın çoğu sinir sistemi işlevi için önemli proteinler için. Sıcaklık değişimlerine tepki olarak kendi vücut ısılarını üretebilen memelilerin aksine, ahtapotlar termo-regülasyon yapmıyorlar. Mevsim değişikliklerinde sıcaklıktaki dalgalanmaların hayatta kalmaları için tehdit oluşturuyor. RNA düzenlemesi, ahtapotlara hayatta kalmanın yolunu sunarak, sıcak ve soğuk ortamlarda farklı sinir proteinleri üretmelerini sağlıyor.
RNA düzenlemesinin keşfi yeni değil – ilk olarak 2015 yılında kalamarlarda ve daha sonra ahtapotlarda belgelenmiş olsa da nedeni çözülememiş.
Ahtapotlar üzerinde yapılan güncel deneyler, RNA’larını düzenleyerek koşullara çok hızlı yanıt verebildiklerini göstermiş. Ahtapotlar, limitlerimizi anlamak üzere fırsat sunan zeki varlıklar. Yalnızca sıcaklık değişimine tepki olarak RNA düzenlemesiyle değil, kamuflaj yetenekleri, bulmaca çözme diye nitelenebilecek zeka özellikleri ve daha başka davranışları araştırma konuları. Görünen o ki, bu canlılarla ilgili bulgular buzdağının görünen kısmı.
Not: Ahtapot çalışması Cell Dergisinde yayımlandı.