Ünlüler bir hastalığa yakalandığında medyada gündem olduğu ve hastalıklarıyla ilgili pek çok haber yapıldığı için bizim de sağlıkla ilgili bilgilerimiz artıyor. Bunun son örneği Bruce Willis’in yakalandığı demans türü FTD. Peki FTD nedir, hayatı nasıl etkiler, tedavisi mümkün mü? Ayrıntılar bu yazıda…
Geçtiğimiz aylarda Bruce Willis’in ailesi, aktörün beynin frontal ve temporal loblarındaki sinir hücrelerinin sayıca azalmasıyla ortaya çıkan bir demans türü olan “frontotemporal demans” (FTD) hastası olduğunu açıklamıştı. 67 yaşındaki Willis’e daha önce afazi (beynin konuşma bölümünde oluşan hasar. Konuşma bozukluğu, algılamada ve sorulara verilen cevaplarda tutarsızlık ve iletişim problemleri gibi sorunlarla kendini gösteriyor.) teşhisi konmuş ve bu durum oyunculuktan emekli olmasına neden olmuştu.
FTD nedir?
FTD’nin iki ana çeşidi bulunuyor.
- Hastanın iletişim kurma becerisini engelleyen primer progresif afazi ile
- kişilik ve davranış değişiklikleri olarak ortaya çıkan davranışsal varyant frontotemporal demans.
California Üniversitesi’nde nöroloji profesörü olan Dr. Bruce Miller, “Bu hastalık beynin bizi en çok insan yapan kısımlarını vuruyor” diyor. Frontotemporal Dejenerasyon Derneği Başkanı Susan Dickinson ise FTD’nin 60 yaşın altındaki kişilerde demansın en yaygın nedeni olduğunu söylüyor. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nde FTD teşhisi konmuş yaklaşık 50.000 kişi olduğunu, ancak birçok uzmanın hastalığın teşhisi zor olduğu için bu sayının çok düşük olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekliyor.
Hastalığı teşhis etmek için herhangi bir kan testi ya da tek bir biyobelirteç bulunmuyor; doktorlar bunun yerine semptomlara ve nöro görüntülemeye dayanarak teşhis koyuyorlar. Hastalara doğru teşhis koymak ortalama olarak üç yıldan fazla sürüyor.
Frontotemporal demansın ilk belirtileri nelerdir?
Primer progresif afazisi olan kişiler tam cümlelerle konuşmakta zorlanabilir veya konuşmaları anlamakta güçlük çekebilir. Yazmakta veya okumakta zorlanabilirler.
Hastalığın davranışsal varyantına sahip olanlar ise karakterlerine zıt davranışlar gösterebiliyor. Hasta yakınları, kişinin “Otokontrolünü kaybetmiş gibi davrandığını” söylüyor. Örneğin, sessiz ve çekingen olan biri birden bire küfürler savurmaya başlayabiliyor veya bir yabancının görünüşü hakkında yüksek sesle yorum yapabiliyor. Dr. Miller, kişinin etrafındakiler için empati eksikliği gösterebileceğini de söylüyor.
FTD’li kişiler genellikle organizasyon becerileriyle mücadele ediyor, çoklu görev veya planlamada başarısız oluyorlar. Nöroloji uzmanları, frontotemporal demansın aşırı kumar oynama veya düşünmeden harcama yapma şeklinde de ortaya çıkabileceğini söylüyor.
FTD’den kaynaklanan kişilik değişiklikleriyle gelebilecek zayıf muhakeme ve düzensiz davranışlar da görülebiliyor. Uzmanlar bazı durumlarda hastalara bu semptomlar nedeniyle bipolar bozukluk gibi psikiyatrik bir durumla ilgili yanlış tanı konulabileceğine de dikkat çekiyorlar. Yine de psikiyatrik bir durum ile FTD’yi ayırt etmenin birkaç yolu var:
* Frontotemporal demans tipik olarak 50’li ve 60’lı yaşlardaki insanları etkile. İnsanların daha önce psikiyatrik rahatsızlık geçirmeden bu yaşlarda yeni bir psikiyatrik rahatsızlık geliştirmeleri imkansız olmasa da alışılmadık bir durumdur.
* Ayrıca, FTD’li bir kişide beyin taraması beynin ön kısmında atrofi veya küçülme gösterebilirken, psikiyatrik bir hastalığın bu tür değişiklikleri gösterme olasılığı daha düşüktür.
Frontotemporal demansa ne sebep olur?
Genetik FTD için kritik bir risk faktörü olarak görülse de doktorların çoğu insanda hastalığa neyin neden olduğundan emin olmadıklarını söylüyor. Bununla birlikte, ailesinde hastalık öyküsü olan kişilerin bile bunama riskini azaltmak ya da hastalığın seyrini yavaşlatmak için yapabilecekleri şeyler var. Bunlar arasında egzersiz yapmak, başkalarıyla iletişim kurmak ve okuma, bulmaca çözme, yeni bir dil öğrenme ya da bir müzik aleti çalma gibi bilişsel aktivitelere devam etmek ilk sıralarda geliyor. Ancak herhangi bir aktivitenin FTD’yi önleyebileceğine dair kesin bir kanıt olmadığını da söylemek gerek.
FTD için tedavi seçenekleri nelerdir?
Uzmanlar, FTD’li hastaların ilk belirgin semptomları gösterdikten sonra yaklaşık beş ila yedi yıl yaşayacağını söylüyor. Tedavisi yoktur – “ancak bir hastalığın tedavisinin olmaması ile ‘Yapabileceğimiz hiçbir şey yok’ demek arasında fark vardır” diyorlar.
Ergoterapi (iş ve uğraşı terapisi, kişilerin günlük yaşamlarında bağımsız olmalarını sağlamak) iletişim kurmakta güçlük çeken hastalara yardımcı olabilir. Dr. Salinas, konuşma terapisinin de bu hastalara yardımcı olmak için bir araç olabileceğini ifade ediyor.
Doktorlar genellikle FTD’li kişilerin aileleri veya sevdikleriyle birlikte çalışarak, kendilerine veya sevdiklerine zarar vermeyeceklerinden emin olmak için önlemler içeren bir bakım planı geliştiriyorlar. Bazı hastalara ruh hali veya davranışsal semptomlarla başa çıkmak için antidepresan reçete yazabiliyorlar. Hastalar genellikle sabit, öngörülebilir rutinlerden fayda görüyorlar. Hasta yakınlarının da bu süreci geçirebilmek için zaman zaman destek almaları gerektiği ifade ediliyor.
Kaynak: https://www.nytimes.com/