Vücudumuzun farklı bölgelerindeki değişiklikler ya da belirtiler bazı hastalıkların habercisi olabiliyor. Burnumuz da bu bölgelerden biri; öyle ki cilt sorunlarının veya iç hastalıkların teşhisine yardımcı olabiliyor.
Akne
Aknenin çeşitli formları olmakla birlikte, “akne vulgaris” en yaygın olanı ve genellikle burnu etkiliyor.
Bu cilt rahatsızlığı, ciltte koruyucu yağlar salgılayan küçük bezlerin tıkanması sonucu gelişiyor, bu durum açık ve kapalı komedonlara (papül – cilde pürüzlü bir doku veren küçük, ten rengi, beyaz veya koyu renkli şişlikler) yol açıyor. Daha çok siyah nokta olarak bilinen açık komedonlar koyu renkli bir tıkaç geliştirirken, kapalı komedonlar gözenek tamamen tıkandığında oluşan beyaz noktalardır. Tıkalı gözenekler ayrıca enfekte olabilen, iltihaplı ve irin dolu daha büyük yumrulara ve şişliklere dönüşebilir; hatta ciltte yara izi bırakabilir.
“Akne rosacea” ise farklı bir görünüme sahiptir. Çoğunlukla burun ve yanaklarda veya ciltte kızarıklığa neden olan, tedavisi olmayan iltihaplı bir cilt rahatsızlığıdır. Rosacea hastalarında sıklıkla akneye benzeyen papüller ve döküntüler oluşabilir. Ayrıca burun ve yanaklarda ince kırmızı veya morumsu çizgiler şeklinde görünür kan damarları olabilir.
Bazı durumlarda rosacea burun derisinin büyümesine ve kalınlaşmasına neden olabiliyor. Bu durum “rinofima” olarak adlandırılıyor ve diğer görünür cilt rahatsızlıkları gibi görünümde değişikliklere yol açabiliyor; bu durum kişinin özgüvenini ciddi şekilde etkileyebiliyor.
Hem akne vulgaris hem de rosacea çeşitli risk faktörleri ve sağlık koşullarıyla ilişkilendiriliyor. Rosacea söz konusu olduğunda, listede yüksek tansiyon ve kolesterol, diyabet ve romatoid artrit yer alıyor.
Kurt burnu
Sarkoidoz, başta akciğerler ve lenf düğümleri olmak üzere vücudun herhangi bir dokusunu etkileyebilen iltihaplı bir hastalık. Bu durum, özellikle ciltte mavimsi veya morumsu döküntüler oluşturabiliyor. Bu döküntüler kulaklar, el ve ayak parmakları ve tabii ki burunda görülebiliyor. Sarkoidoz burnu etkilediğinde “lupus pernio” olarak biliniyor, ancak bunun yanlış bir isimlendirme olduğu ifade ediliyor; çünkü bu durum lupus olarak bilinen otoimmün hastalıkla aynı kabul edilmiyor.
Normal lupus, vücudun kendi dokularına saldırdığı tamamen farklı bir durum. Adını Latince “kurt” kelimesinden alıyor ve bu isim, deri döküntüsünün kurt ısırığına benzediği söylenen Orta Çağ dönemlerine kadar uzanıyor. Lupus cildi etkilediğinde, yanaklar ve burun köprüsü boyunca yayılan bir kelebek döküntüsü oluşturuyor.
Trigeminal trofik sendrom (TTS)
Bu sendrom, çiğnemeyi kontrol eden ve aynı zamanda yüze duyu veren trigeminal sinirin hasar görmesiyle tetiklenen nadir bir durum. Burun deliklerinin etrafındaki deri bölgesini besleyen daha küçük sinirler hasar gördüğünde, duyu etkileniyor. Hasta ya cildin duyarsızlaştığını ve uyuştuğunu ya da iğne batması gibi karıncalanma olduğunu fark ediyor, bu da kaşıma dürtüsü yaratıyor. Cildin sürekli kaşınması ve tahriş olması burun deliklerinin etrafında ülserlerin gelişmesine neden olabiliyor.