Yazı: Yaprak Özer
Tat alma duyunuzun sizce damağınızda mı beyninizde mi? Biraz tatlı biraz tuzluyu damağınız mı söylüyor? Bol ekşili sevdiğinizi nereden biliyorsunuz… Az biraz acıya bayılırım diyorsunuz, nereden biliyorsunuz, bol köpüklü şekerli kahvenin tadına mı kokusuna mı koşuyorsunuz…
Malum, bir damağımız bir de mutfağımız trend listesinde bir numara. Açtığınız her iletişim kanalında karşınızda lezzet şöleni. “…Ye ye ye!…” diye bağıran reklamlar cabası. Dünya yeme içme üzerine kurulmuş sanki. Favori konumuz lezzet, en sevdiğimiz duyumuz tat, en büyük haz doymak… Bir de buna eklenen mis kokular, çıldırtan aroma. Böyle olunca konuyla ilgili her türlü akademik çalışma bu ilgiden nasibini alıyor.
Bizi biz yapan beş duyumuz, koku, dokunma, görme, işitme, tat… Bunlardan tat organı dil. Dil üzerinden beş temel tadı algılıyoruz. Bilimsel bir çalışma, gerçeklik algımızın aldatıcı olduğunu gösteriyor: Bilim insanları fareler üzerinde yaptıkları deneylerde, denekleri, ağızlarının tatlı nektar veya acı zehirle dolu olduğuna ikna etmek için birkaç beyin hücresini manipüle etmenin yeterli olduğunu kanıtladı.
Columbia Üniversitesi Mortimer B. Zuckerman Zihin Beyin Davranışı Enstitüsü çalışmalarını takip etmeye gayret ediyorum. Burada yapılan çalışmalar insan ve davranış konusunda o kadar enteresan bilgiler ortaya çıkarıyor ki, büyüsüne kapılmak için bilim insanı olmanıza gerek yok.
Bundan yaklaşık 5 yıl önce ortaya atılan araştırmalardan farklı bilimsel gruplara yönlendiğim bir yolculuğa çıktım. Bilim insanları tat duyusunu beyinle ilişkilendirmek üzere büyük adımlar atmışlar. Özetle tatla ilgili gerçekliğimiz beynimizdeki elektrik sinyallerinden başka bir şey değil. Tat, beyinde yerleşik aromatik kimyasallar ve elektrik sinyalleri üzerinden tetikleniyor. Dildeki tatlı, ekşi, acı, tuzlu veya umami (hoşa giden tat, lezzetli) tadı tespit etmek için tasarlanmış özel hücrelerin beyindekilerle eşleşiyor. Bu hücreleri bir piyanonun tuşlarına benzetebilirsiniz. Tuşa basınca o sesi üreten teli etkinleştiriyorsunuz.
Tatlı ve acı, insanlar ve diğer hayvanlar için en belirgin iki duyusal algı. Tatlı tat, enerji açısından zengin besinlerin tanımlanmasına izin veriyor. Acı, potansiyel olarak zararlı kimyasalların alımına karşı uyarıyor. Memelilerde, dildeki tat reseptör hücrelerinden gelen bilgiler, birden çok sinir istasyonu aracılığıyla beyindeki birincil tat korteksine iletiliyor. Laboratuvar çalışmalarında, tatlı ve acı tadı temsil eden beyin alanları manipüle edilerek, bir hayvanın duyusal algısını ve davranışsal eylemlerini doğrudan kontrol edilebilmiş. Tat korteksi duyusal girdi yokluğunda karmaşık davranışları tekrarlama yeteneği gösteriyor. Dil hücreleri tarafından ayarlanan beyin hücreleri, aktive edilebildiği gibi susturabiliyor. Yanlış yanlı tat algıları da yaratılabiliyor. Beyindeki sinyallerin herhangi bir gerçek uyarıcı olmadan tat deneyimi yaratabileceğini laboratuvarda kanıtlanmış. İtiraf edeyim korkutucu bir yönü de var.
“Yalan”la yatıp yalanla kalkıyoruz… Gerçeklik nosyonumuzu kaybetmek üzereyiz. Elde kalan tek haz, tat da mı bir gün yalan olabilecek. Bas piyanonun tuşlarına istediğin tat çıksın! Ya beynimizdeki elektrik sinyalleri de hack’lenirse?… Madem davranışlar da tat duyusu üzerinden değiştirilebiliyor beyinde bir akord değişince temel içgüdülerimiz, zevklerimizden geriye ne kalacak acaba.