Dünya mutfakları ne kadar füzyon hale gelse de kahvaltı geleneksel yapısını hala koruyor. Günün en muhafazakâr öğünü olarak her kültürde sabahları yüzyıllardır aynı sofralar kuruluyor. Ancak son dönemde dışarıda kahvaltı etme alışkanlığı arttıkça denenen yeni lezzetlerle birlikte kahvaltıda da bir devrim olacak gibi görünüyor.
Başkanlık seçimlerinin uzun ve çekilmez görünen günlerinde Hillary Clinton, her güne aynı şekilde başladı. Çırpılmış yumurta beyazı, sebzeler bir de o gün şanslıysa bir iki taze jalapeno biber yiyerek… Biberleri bulamazsa hep yanında taşıdığı acı sosu kahvaltısına ekledi.
Herhangi başka bir öğün için, hele ki refah içinde bir ülkede böyle her gün aynı şeyi yemek delilik olarak görülebilir. Ama söz konusu kahvaltı olunca, maceradan uzak ve alışkanlıkla yapılan seçimler anlaşılabilir oluyor.
Bu durum herkes için geçerli. Hepimiz neredeyse her sabah birbirinin aynısı yiyeceklerle günü açıyoruz.
En muhafazakar öğün
Kahvaltı için seçimlerimiz genelde çocukluktan gelen alışkanlıklarımızla belirleniyor. Seyahat ederken yeni lezzetleri denemeye bayılanlar bile, günün ilk öğününde tanıdık tatlara yöneliyor.
Bu yüzden de turist çeken yerlerde oteller kahvaltı menülerinde, Amerikalılar için domuz pastırması ve yumurta yaparken, Japon ziyaretçileri için miso çorbası ve sushi hazırlıyor. Çin’de 20 yılı aşkın süredir yaşayan Paul French, kendi gibi diğer yabancıların da bu ülkede sabahları yenen pirinç lapasına bir türlü alışamadığına dikkat çekiyor.
Kahvaltıdaki bu muhafazakarlık, diğer öğünlerde farklı mutfakları yemekten kaçınmadığımızı düşününce oldukça çarpıcı… İngiltere ve Amerika, farklı göçmenlerin ülkelerine yerleşmesiyle farklı mutfaklara kucak açmış durumda. Londralılar öğlen yemeğinde rahatlıkla sushi, körili bir Hint yemeği ya da Türk kebabını tercih edebiliyor. Evlerde de durum farklı değil… Mutfaklar globalleşmeye başladı. Örneğin İtalyan makarnasının dünyada girmediği bir ev kalmamıştır.
İş kahvaltıya gelince ise bir ağırdan alma söz konusu. Çünkü her ülkenin kahvaltıda kendine özgü yiyecekleri var. Sabahları Vietnam’da ince kıyılmış dana etiyle yapılan pho çorbası, Japonya’da miso çorbası ve ızgara balık, Amerika’da waffle ve mısır gevreği yeniyor. Tüm bu tatlar size farklı gelebilir.
Dünyaca ünlü sofistike bir mutfak olan Fransız mutfağında, kahvaltı biraz daha kolay geçiştirilen öğün kabul ediliyor. Paris’te yaşayan İngiliz “The Breakfast Bible” isimli kitabın yazarı Seb Emina, Fransızların “küçük öğle yemeği” olarak adlandırdıkları kahvaltılarında menünün oldukça sıkıcı olduğuna dikkat çekiyor. Aynı şekilde dünyaca ünlü lezzetlere sahip İtalyanlar da kahvaltıyı kahve ve kurabiye ile geçiştiriyor.
Dışarıda yeme artıyor
Kahvaltıda çok çeşie gidilmemesi, pratik olması gerekliliğinden kaynaklanıyor. Psikologlara göre insan uyanır uyanmaz o mahmurlukla ayıramıyor, bildik olana sığınıyor. Pensilvanya Üniversitesi’nden psikolog Paul Rozin, “Kahvaltı fonskiyonel bir öğün. Güne enerjik başlamak için yiyorsunuz” diyor. Zaten günün bu ilk öğünü, özellikle de hafta içleri genelde yüzünü bile yıkamadan yalnız ve sessizlik içinde yeniyor.
İngiliz kahvaltısı üzerine bir kitap yazan antropolojist Kaori O’Connor, “Dünyada füzyon bir yemek kültürü var. Ama kahvaltı daha geleneksel kalıyor. Sanki güne başladığınız yemek kutsal gibi, sonraki öğünlerde ise daha çılgın seçimler yapılabiliyor” diyor.
Tabii yüzyıllar içinde kahvaltı sofrasının içeriği de değişti. Örneğin 19. yüzyılda tüm gün tarlada ya da fabrikalarda çalışılan dönemde, daha ağır yani sosislerin, balıkların, bol bol meyvenin yendiği kahvaltılar yapılırdı. Bugün bir ofis çalışanı için ise kahvaltı çok daha hafif bir mısır gevreği ya da bir tost ile geçiştirilebiliyor.
Son dönemde enteresan bir trend olarak dışarıda kahvaltı etme alışkanlığı tırmanıyor. Londra merkezli bir restoran rezervasyon sitesi OpenTable’in verilerine göre 2013-2017 yılları arası kahvaltı rezervasyonları yüzde 275 oranında arttı. Zengin menü seçenekleriyle kahvaltı sunan restoran sayısı da bu talebe karşılık veriyor. Bu trend, Türkiye’de de giderek yaygınlaşıyor.
Burada kahvaltının, özellikle de brunch formuyla iş görüşmeleri ya da aile- arkadaş yemeklerine dönüştüğü görülüyor. Evin dışında yenen kahvaltılar farklı tatları deneme fırsatı vermesi açısından çok önem taşıyor. Bu şekilde insanların kahvaltı rutinleri de değişiyor.
Yeni tatlarla risk alın
Bugünlerde yeni yeni maceracı menüler deneniyor. Instagram hesabında 2013’ten beri her sabah hazırladığı kahvaltıların resimlerini paylaşan SymmetryBreakfast’in yaratıcısı Michael Zee, son dönemde bu öğünde yenilik peşinde. Başlarda geleneksel İngiliz tarzı granolalı yoğurtlar ve pastırmalı yumurtalar paylaşırken Şangay’a taşınmasıyla Zee, farklı tatlar deniyor. Kahvaltı sofrasında susam yağlı acı soslu wonton çorbası ya da zerdeçala bulanmış korili yumurtalar sunuyor. Takipçilerden gelen “Bu kahvaltı değil ki” yorumlarına ise Zee, “Sizin için olmayabilir ama milyarca insan için öyle” yanıtını veriyor.
Çocukluğunda mısır gevreğiyle büyümüş, kurumsal hayatta çalışırken sabahları sadece kahve ile geçirtirmiş biri olan Zee, zamanla insanın damak tadının değiştiğinin en net örneği. Bugün kahvaltıda yediği tavşanlı Güney Amerika’nın en iyi lezzetlerinden empanadaslar ya da Endonezya usulü tavuklarla bunu kanıtlıyor.
Tabii güne başlamak için bilindik kahvaltı menüleri çok güvenli. Biliyoruz… Ama günde az sayıda öğün yediğinizi de dikkate alacak olursak, kahvaltıda da yeni tatlara açık olmak eğlenceli. Düşünün kahvaltıyı da akşam yemeği gibi heyecanlı kılmanız mümkün. Arada bu riski almaya değer…