Mümkün olan en az kıyafetle zamansız şıklık yaratmak sizce mümkün mü? Her ortama uyum sağlayabilecek kurtarıcı kıyafetler hakkında bir bilginiz var mı? Lüks Marka Danışmanı Bihter Ayyıldız, şık ürünlerle bezenmiş bir gardırop yaratmanın yollarını anlattı.
Sadelik ve şıklık sizce hangi düzlemde kesişir? Az ama öz kıyafetlerle şıklık yaratmak mümkün müdür? Gardırobunuz sizi ne kadar yansıtıyor? Peki ya siz kıyafetlerinizi seçerken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Doğru kıyafetlerden meydana gelen bir gardırop oluşturmanın yolunun bilinçli tüketimden geçtiğini kaydeden Lüks Marka Danışmanı Bihter Ayyıldız, “Gardıroplarımız bizim sırtımızda hayat boyunca bir yük. Bu yükten kurtulmak da çok şık giyinmek de kesinlikle mümkün. Hep söylenen bir şeydir ama uygulanmaz; ucuz alışveriş yapmamak ilk şart” diyor.
Kalite ayrıntıda gizli…
Hemen hepimizin bildiği ünlü bir İngiliz sözü vardır: Ucuz alacak kadar zengin değilim. Lüks Marka Danışmanı Bihter Ayyıldız da bu söze sonuna kadar katılıyor. İyi bir gardırop oluşturmanın ilk kuralının kalitesiz ürünlerden uzak durmak olduğunu kaydeden Ayyıldız, ikinci altın kuralı da kişinin kendi vizyonunu ve yüzünü iyi tanıması olarak özetliyor. Bir gardıropta olması gereken temel ürünlere de değinen Bihter Ayyıldız, olmazsa olmazları şöyle aktarıyor: “Çok iyi kesimli bir cigarette pantolon, havuç etek, jean ve çok kaliteli %100 ipek beyaz gömlek, bir siyah blazer, bir ‘nude’, bir siyah ya da bir lacivert loafer, bir vizon ve bir siyah deri çanta, bir kaşmir palto, bir trençkot, bir beyaz t-hsirt, kemik ve siyah boğazlı kaşmir kazak, dümdüz siyah orta boy bir topuklu ayakkabıyla mükemmel şeyler ortaya çıkabilir.
Orta boylu topuktan kastımız 8-10 pont. Bu çok önemli bir detay. Çünkü gülümseme kadının en önemli aksesuarıdır. Uzun saatler ayakta durmanız gereken bir resepsiyon ya da bir iş toplantısında topuklu giydiğiniz zaman fiziksel görüntünüz iyi olabilir ama siz bilmeden gülümsemeniz uçup gider. O gülümsemeyi taze tutmak için de topuktan feragat edebilirsiniz.”
Kıyafet alırken en önemli detayın kumaş kalitesi olduğunu da vurgu yapan Ayyıldız, “Ne alacaksanız alın mutlaka %100 kumaşlardan olmalı. Yani kaşmir giyiyorsak kaşmir yün olacak kesinlikle içinde polyesteri olmayacak, ipek giyiyorsak %100 ipek olacak, paltomuz kaşmir olamıyorsa yün olmalı. Bu kumaşlar kendinizi iyi hissetmenize de neden olacak. Ayrıca karşımızdaki kişi bizim omuzumuza ya da kolumuza dokunduğunda o kumaşın kalitesini o da hissetmeli. Bu çok önemli. Bu gardırobu bir sezonda yapmak da gerekmiyor. Her sezon bir parça alarak da bu gardırobu oluşturmak mümkün. Aslında baktığımızda her sezon küçük küçük alışverişler yapıyoruz. Bu alışverişleri topladığınızda çok büyük montanlı alışverişler ortaya çıkıyor. Çok yerine az ama kaliteli ürünler alarak işe başlayabiliriz. Örneğin ben geçen kış kaşmir paltomu istemeyerek verdim ve o platoyu 20 yıl giymiştim. Ben fiyatları 20 yıla bölerek hesaplıyorum. Böyle bir dolapla her zaman çok basic giyinebilirsiniz ama çok şık da olursunuz. Bunları sezon içerisinde renkli fularlar, aksesuarla zenginleştirip farklılaştırabilirsiniz” diyor.
Aksesuarın kıyafeti tamamlayarak şık görünüme vurucu bir hava kattığına da değinen Ayyıldız, “Bir kadının mutlaka bir inci, bir tek taş küpesi, kendi proporsiyonlarına göre zarif bir saati olmalı. Mesela ince bilekli veya kısa boylu kadınların moda diye büyük saatler takması çok yanlış” şeklinde konuşuyor.
Doğru stil kendini tanımakla başlar…
Doğru kıyafet seçiminin ve şık görünmenin kişinin kendisini tanıması ile mümkün olabileceğini söyleyen Ayyıldız, “Mesela ben ceketleri hep omuza alıyorum çünkü ben kısa boylu bir insanım. Böylece enden alan kazanıyorum. Alan kazanmak toplumda çok önemli bir şeydir. Bir yere girdiğinizde ya boyla fark edilirsiniz ya parfümünüzle ya da giydiğiniz kıyafetin volümüyle ama asla ekstravagan bir tarzla değil.
Ayrıca her insan her kumaşı da giyemiyor. Yani omuzları düşük bir kişiyseniz tiril tiril gömlekler yerine yakası sert duran, size daha güçlü bir görüntü sağlayacak kumaşlara yönelmek gerekiyor. Bunlar tamamen çalışabileceğiniz, aynada giydikten sonra deneyebileceğiniz şeyler. Oturup kalkma toplum olarak bizim çok fazla üzerinde çalıştığımız bir şey değil. Yani nerede oturacaksanız o kıyafetle oralarda oturup aynada kendini görmek gerekiyor. Yani ayakta geçirilecek bir gece mi yoksa davet masada mı geçecek veya sehpa olmayan bir ortam için mi giyiniyorum. O kıyafetin her türlü provasını önceden yapmanız gerekiyor” diyor.
Erkeklere yönelik olarak da tüyolar veren Bihter Ayyıldız, “Türk erkekleri için söyleyeceğim çok şey var. İtalyan modasından çok etkilenmeyin. Çünkü İtalyan erkekleri çok zayıf ve uzun bacaklı. Ama bizim erkeklerimiz toplu kısa boylu olarak bu dar pantolonları giydiği zaman o istediğimiz görüntüler elde edilmiyor. Bütün stil tamamen detaylarda saklı. Taktığınız saatten tutun da loafer’ın içinde giydiğiniz görünmeyen çoraba kadar… Yani isterseniz en iyi loafer’ı giyin eğer çorap bir kenardan gözüküyorsa o stil hatalıdır. Bu sizin kendi yapınızla ilgili de karşıdaki insana bir fikir veriyor. Bu fikir sizin iş yapma şeklinize kadar gidiyor. Stil ‘ondan bir şey olmaz, bundan bir şey olmaz,’ gibi bir şey değil. Çok ciddiye almak gerekiyor” şeklinde konuşuyor.