Hayatımız doğru bildiğimiz yanlış sarmalında geçiyor. Çoğu masum, bir kısmı bilgi eksikliği, diğer bir kısmı kasıtlı olarak yayılan yanlış haberlerden kaynaklanıyor. İnsan ve diğer canlıların sağlığına zarar veren; toprağı, suyu ve havayı kirleten ve tarımsal üretimi olumsuz etkileyen iklim krizinin nedenlerinden biri pestisitler. Türkiye’de bir grup çevre tarım hayvan dostu aktivist, toplumun ve gezegenin iyiliği ve sağlığı için mücadele verirken aslında Türkiye ve dünyada yaygın olarak kullanılan doğa dostu yöntem ve tekniklerin yaygınlaşması ve bu yöntem ile teknikler konusunda çiftçilerin bilgilendirilmesi için çabalıyorlar.
Buğday Derneği koordinasyon kurulu üyesi, Zehirsiz Sofralar Projesi’nin iletişim direktörü Oya Ayman’la gerçekleştirdiğimiz söyleşi çok ilgi gördü, çok geri dönüş aldı. Buruk bir sevinç yaşadığımızı ifade etmek isteriz. Tarım sektöründe cansiperane çalışan herkesin gündeminin ortak olduğunu görmek mutlu ediyor. Ama tarlada zorlukları pestisitler ve diğer sakıncalı katkı maddeleriyle yenmek zorunda olduğumuzu düşünmek aslında gerçek olan sorunla mücadelemizi zayıflatıyor. Zaman ve gücümüzü önce üreticilerimizin sonra ürettiğimiz ürünlerle beslendiğini ya da örtündüğünü düşündüğümüz çocuklarımızın zehirsiz bir gelecekte büyümelerini sağlamalıyız.
Güzel Yaşa ekibi gelen soruları derledi ve Oya Ayman’a yöneltti. Yararlanacağınızı düşündüğümüz devam nitelikli bir bilgi toparlaması yaptık.
Dünya Sağlık Örgütü’nün çok zararlı ve kanserojen olarak nitelediği 13 pestisit etken maddesinin yasaklanması için kampanyanın sonucunda Gıda, Tarım ve Orman Bakanlığı 25 pestisit etken maddesinin yasaklanmasına karar verdi.
Bakanlığın yasakladığı pestisit etken maddeleri arasında, kampanyada dikkat çekilen 13 adet ölümcül ve son derece tehlikeli etken maddeden 4’ü var, bir maddeye de (ethoprophos) kısıtlama kararı getirildi.
Yazık ki, masada kazanılan zafer sahaya yansımış değil. Çiftçiler ve tüketiciler için ölümcül olabilecek 9 etken maddenin kullanımına devam ediliyor. Bu maddelerin kanserden solunum yolu rahatsızlıklarına, üreme sağlığından hormonal hastalıklara kadar çok sayıda hastalığa yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda…
Peki neden? Yanlış bilgi, ticari kaygılar biraz da kolaycılık.
Doğru Sandığımız Yanlış 1) Yasaklanan ve yasaklanması istenen pestisit etken maddelerinin yerine daha çok zehir kullanmak yerine, dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan, doğa ve insan dostu olan biyolojik, kültürel, fiziksel teknikler kullanılabilir.
Doğru Sandığımız Yanlış 2) Pamuk üreticileri “zirai ilaç” ve “zirai zehir” firmalarının kendilerine sunduğu “çare”leri kabul etmek yerine, biraz araştırma yapıp doğa dostu yöntem ve teknikler konusunda bilgiye ulaşabilir; bu yöntemleri uygulayanlarla görüşebilir ve agro-ekolojik tarıma geçiş yapabilirler. Tarım zehiri kullanmaktan kurtularak kendilerinin ve toplumun sağlığını riske atmamış olurlar, hem girdi maliyetleri düşer, hem de toprak ve suyu kirletmeden sürdürülebilir bir üretim yapmış olurlar.
Doğru Sandığımız Yanlış 3) Çiftçiliği asıl bitiren uygulamalardan biri pestisit yasaklamaları değil, toprağı fakirleştiren, çiftçi sağlığını hiçe sayan, suları kirleten ve çiftçiyi hibrit tohumlarla, tarım zehirlerine bağımlı kılarak girdi maliyetlerini artıran tarım zehirleridir.
Doğru Sandığımız Yanlış 4) Böcek, ot ya da hastalıklarla mücadele etmek üzere kullanılan tarım zehirlerinin sadece %2’si hedef organizmaya gitmekte, geri kalan %98 toprağa, yer üstü ve yer altı sularına, havaya karışmaktadır. Bu nedenle tarım zehirlerinden en çok çiftçiler ve aileleri zarar görmektedir.
Doğru Sandığımız Yanlış 5) Pamuk, pestisitlerin en yoğun kullanıldığı ürünlerden biri. Konvansiyonel pamuk yetiştirirken kullanılan böcek ilaçlarının içinde DDT’den bile 60 kat daha zehirli maddeler bulunuyor. Amerikan Çevre Koruma Örgütü (EPA) kullanılan 15 tip pestisitin 7’sinin kanserojen olduğunu belirtiyor. http://www.haenow.com/cart/whyorganic.php
Doğru Sandığımız Yanlış 6) Böcek zehirleri tüketiciye de zarar veriyor. Bu zehirler pamuk elyafının dokusuna nüfuz ediyor ve ürünleri yıkamak yoluyla temizlenmiyor. Cildimize temas eden giysiler dahil, her türlü maddenin en az %60’ı cilt tarafından emiliyor. Çocukların cildi yetişkinlerden daha hassas olduğu için çocuklar daha büyük risk altında. http://bang.se/uploads/files/info_earthpositive.pdf
Doğru Sandığımız Yanlış 7) Araştırmalar, birim alan başına diğer bütün ekinlere kıyasla, üretiminde en fazla pestisit kullanılan ürünün pamuk olduğu gösteriyor. Dünya insektisit (böcek öldürücü) üretiminin %16′ sı pamuk üretimi için kullanılıyor. (Akademia Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi, 2017 Cilt 2 Sayı 3, 14-23. Academia Journal of Engineering and Applied Sciences, 2017 Vol. 2, Issue 3, 14-23. 17)
Doğa ve insan dostu pamuk üretmek mümkün
Pamuk üretiminde kullanılan kimyasalların pek çoğu sinir sistemimize zarar veren kanserojen maddeler. Bütün bunlara rağmen, pamuk kumaş üretiminde en çok tercih edilen hammadde ve doğa dostu pamuk üretmek mümkün…
Türkiye organik pamuk üretimi konusunda dünyada üçüncü sırada yer alıyor.
En fazla üretim yapan ülke sıralaması ise şöyle:
- Hindistan (%66,90)
- Çin (%11,69)
- Türkiye (%6,49)
- Kırgızistan (%4,93)
- Amerika Birleşik Devletleri (%2,16)
Türkiye’deki organik pamuk üretiminin %63’ü Şanlıurfa, % 27’si ise Aydın’da yapılıyor.
- Organik sertifikalı ya da agro-ekolojik yöntemlerle üretilen pamukta, tarım zehirleri, sentetik gübreler ve daha çok girdiye ihtiyaç duyan Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren tohumlar kullanılmaz. Sentetik gübre ve pestisitler yerine, hayvan gübresi ile yetiştirilir.
- Agro-ekolojik ve organik tarım yöntemlerinde sağlıklı bitkinin ancak sağlıklı toprakta yetişeceği gerçeğinden hareketle toprağın organik madde ve su tutma kapasitesi açısından zenginleştiren yöntemler kullanılır. Böylece sağlıklı toprakta yetişen bitkiler de hastalıklar ve kuraklık karşısında daha dayanıklı olur.
- Doğa dostu yöntemlerde zararlı haşereler ile mücadelede tarım ilaçları yerine, parazitler ya da uğur böcekleri gibi faydalı organizmalardan faydalanılır.
- Üretim esnasında işçilerin sağlığına tehdit oluşturmayan doğa dostu süreçler takip edilir; klor-içermeyen ağartıcılar, silikonsuz yumuşatıcılar, azot içermeyen boyalar kullanılır. Organik ürünlerde, nikel, kurşun, formaldehit, pestisit ya da ağır metaller hiçbir şekilde bulunmaz.
Daha fazla bilgilenmek isteyenler üreticiler için hazırlanan uretici-rehberi’ni inceleyebilirler.