Son dönemde dünya gündemindeki en önemli konulardan biri: Gıda Krizi.
Pandeminin küresel etkileri, iklim krizi, Rusya-Ukrayna savaşı… Hepsi yaşanacak gıda krizini körüklüyor. Buğday üretimi, tüketimi, ithalat ve ihracatındaki değişimler dünya üzerindeki milyarlarca insanı etkiliyor. Afrika ülkeleri savaş nedeniyle ihracat yapamayan Ukrayna’dan ihtiyaçları olan buğdayı alamıyor. Çözüm olarak başvurdukları Hindistan ise buğday ihracatını yasakladı. Aslında dünya büyük bir krizle karşı karşıya ve ülkeler korumacı politikalara yöneliyorlar. Konuyu gündeme getiren uluslararası toplantılar, uzman görüşleri ve farklı yayınlardan kısa bir derleme hazırladık.
Davos’un gündemi
Dünya Ekonomik Forumu (WEF), pandemi arasının ardından iki yıl sonra İsviçre‘nin Davos şehrinde başladı.
Forum’un birinci gündemi Rusya-Ukrayna savaşı, bunun pandemiyle birleşen küresel etkileri ve iklim krizi. Zirve’nin ilk gününde bir panelde konuşa Dünya Gıda Programı (WFP) direktörü David Beasley, Ukrayna’daki işgal altındaki limanlarının açılmamasının ‘küresel gıda güvenliğine savaş ilanı’ olduğunu belirtti. “Limanların açılması, gıda istikrarına doğru atılan bir adım olacaktır. 33 ülkede 49 milyon insan, kıtlıkla yüz yüze” diyen Beasley, küresel açlığın sert etkileri konusunda Avrupa ülkelerine hitaben şöyle dedi: “Açlıktaki her yüzde 1’lik artış, göçte yüzde 2’lik bir artışa neden oluyor.”
The Economist’in kapağında…
The Economist dergisinin kuru kafa simgeli buğdayların kullanıldığı yeni sayısının kapağında gıda krizine vurgu yapılıyor. “Yaklaşan gıda felaketi” başlığı altında gıdaya erişim sağlayıp sağlayamayacağı belli olamayanların sayısının 440 milyon artarak, 1.6 milyar kişiye yükseldiği belirtiliyor. 250 milyon kişinin açlık sınırında yaşadığı, yüz milyonlarca kişinin ise bundan sonraki dönemde yoksulluğa sürüklenebileceği belirtiliyor.
2022 yılı başından bu yana tahıl fiyatlarının yüzde 53 oranında arttığının belirtildiği makalede, krizin sadece maliyet artışıyla sınırlı kalmayacağı ve yeterli ekonomik seviyede olmayanların gıdaya erişimde sorun yaşadığı için insanları çok daha büyük bir tehlikenin beklediği ifade ediliyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli: Gıda sistemi iklim değişikliğine karşı savunmasız
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ve Hazine ve Maliye Uzmanı Arda Uludağ, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli verilerinden hareketle iklim krizinin gıda üretimine olan etkilerine vurgu yapıyorlar: “Küresel sıcaklıkların yükselmeye devam etmesi durumunda yağış düzenlerindeki değişiklikler, artan kuraklık ve ısı dalgalarının sıklığı, deniz seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi ve daha yoğun doğal afet riskinin artması gibi riskler ortaya çıkmakta, bu durum da yalnızca maddi hasarlara değil aynı zamanda gıda sistemlerimizin, dolayısıyla dünya genelinde kalkınma süreçlerinin de zarar görmesine sebep olmuyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre önümüzdeki 30 yıl içerisinde gıda sisteminin iklim değişikliğine karşı savunmasızlığı konusunda yeterli tedbir alınmaması durumunda gıda arzı ve gıda güvenliği ciddi şekilde tehdit edilecektir.”
“Gıda üretimi ve kalitesinde iklim değişikliğinin olumsuz etkileri çoktandır tecrübe edilmeye başlanmış durumdadır. IPCC küresel ısınma sebebiyle gıda sektöründe üretkenliğin yüzde 21 daha düşük olduğunu, yüksek sıcaklıklar ve aşırı yağışların toprak sağlığına zarar verdiğini, artan karbondioksit seviyelerinin ise mahsullerin besin kalitesini azalttığını tespit etmiştir.”
“IPCC özellikle soya, buğday ve pirinç gibi temel gıda maddelerinin 21. yüzyıl boyunca azalacağını öngörmekte olup her on yılda bir yüzde 0,7-3,3’lük bir düşüş gerçekleşeceğini tahmin etmektedir.”
“Buğday krizi ekmek krizine dönüşüyor”
Dünya Gazetesi’ndeki köşe yazısında tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım da “Buğday krizi ekmek krizine dönüşüyor” başlıklı içeriğinde gıda krizine vurgu yapıyor. Yıldırım şöyle diyor: “Buğdaydaki fiyat artışı ekmek ve diğer unlu mamullerin fiyatlarını artırıyor. Buğday krizi bu nedenle ekmek krizine dönüşüyor. 2022-2023 sezonunda üretimin azalması ve stokların daha fazla erimesi ile buğday dış ticaretinde daha büyük sorunların yaşanması ve açlık çekenlerin sayısında ciddi artışlar olması bekleniyor.
Türkiye açısından bakıldığında 2021 yılında Doğu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu’da etkili olan kuraklık nedeniyle buğday üretimi son 14 yılın en düşük seviyesine geriledi. TÜİK, 2021 yılı üretimini 17,6 milyon ton olarak açıklarken Amerika Tarım Bakanlığı’nın (USDA) tahmini 16 milyon ton oldu. Bu yıl ise üretimin geçen yıla göre artarak 20 milyon ton seviyesine çıkması bekleniyor.”
Amerika Tarım Birliği tarafından açıklanan verilere göre dünya buğday stoklarında da erime var. Dünya buğday tüketiminin 2022-2023 sezonunda 787,52 milyon ton olarak tahmin ediliyor. 2022-2023 sezonunda buğday stokunun 267 milyon tona kadar düşmesi tahmin ediliyor.
Açlığın önlenmesi, buğday fiyatlarındaki artışın düşürülmesi için özellikle buğdayın yem amaçlı kullanımının azaltılması hedefleniyor. Yem amaçlı kullanım azaltılırsa, buğday yerine mısır ve diğer ürünler kullanılırsa o zaman belli bir rahatlama olması düşünülebilir.
Kaynak: The Economist, Ali Ekber Yıldırım – Dünya Gazetesi, Dünya Ekonomik Forumu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ve Hazine ve Maliye Uzmanı Arda Uludağ