Tüketicileri tatmin etmek için artık farklı düşünmek gerekiyor. Meyve posalı içecekler, tahıllı dondurmalar, renkli ambalajlar, nostaljik şişeler… Duyuları okşayacak, duygulara hitap edecek ürünler yaratmak için tüm özellikleri en ince ayrıntısına kadar hesaplamak gerekiyor.
Tüketicilerin satın alma eğilimlerini etkileyen unsurların başında ambalaj geliyor. “Emotionomics” adlı kitabın yazarı Dan Hill, tüketicilerin bir alışverişte karar verme süresinin sadece 3 saniye olduğunu söylüyor. Farklı malzemeler kullanılarak oluşturulan yeni nesil ambalajlar, tüketicilerin ilgisini ve dikkatini çekmek için çok önemli bir araç. Örneğin geridönüşümlü malzemeden üretilmiş bir ambalaj, çevre ve sürdürülebilirlik konusuna duyarlı bir tüketici için artı değer taşıyor.
Tamamen “duygusal”
“Duygular markanın merkezinde olmazsa ticari başarı sağlamak artık mümkün değil. Bu yüzden tüketici duygularını çok iyi şekilde anlamak gerekiyor” diyen Hill, 2008’de bugünü görmeyi başarmış. Müşteri sadakatinin ancak marka ile tüketici arasında iyi bir bağ kurulmasıyla mümkün olabileceğini belirten Hill, bir ürünün dokunma isteği yaratacak bir ambalajda bulunmasının artı bir değer yaratacağını ifade ediyor. İşte bu nedenle bugün, giderek daha farklı ambalajlara, sıra dışı ve çarpıcı tasarımlara rastlıyoruz. Tüketicinin kararını etkileyen, ambalajlar, koleksiyon malzemesi dahi olabiliyor. Kavanoz toplayanlar mı dersiniz yoksa konserve kutusu biriktirenler mi…
Hem tat hem doku
Ambalaj konusu kadar ürünün dokusu da önemli. “Çıtır çıtır”, “damakta eriyen”, “ağızda kaybolan”, “ferahlık hissi veren”, “içinde pütürler olan” gıdalar tüketicilerin duyularıyla doğrudan temas ettiği ve fark yarattığı için bir adım öne çıkıyor. Farklı aromaların buluşturulduğu yeni tatlar da giderek tüketicilerin ilgisini çekiyor. Örneğin, Mintel’in Food & Drink Trends 2018 araştırmasında yer alan bilgilere göre, 20-49 yaş arasındaki Çinli abur cubur tüketicilerinin yarısından fazlası, bisküvi ya da krakerlerin iyi birer atıştırmalık sayılabilmesi için, farklı dokulara ve katmanlara sahip olması gerektiğini düşünüyor.
Denemeye değer
“Maceracı lezzetler”e yer veren restoranların sayısı özellikle Londra gibi metropollerde giderek artıyor. Cesur tüketiciler tatlı pizza, ramen burger (hamburger ekmeği yerine noodle’un ekmek yerine kullanıldığı bir burger çeşidi) gibi yeni lezzetleri keşfetmek konusunda çok heyecanlılar.
Ipsos’un 2014’te gerçekleştirdiği Global Trends araştırmasına göre yeni tatlar denemek konusunda Hindistan yüzde 58 oranıyla başı çekerken, Türkiye yüzde54 ile ikinci sırada yer alıyor.
“Maceracı lezzetler” konusunda Avrupalı tüketiciler de oldukça hoşgörülü. Mintel Food & Drink Trends 2018 araştırmasına göre Avrupalıların yaklaşık üçte biri farklı dokularda yiyecek ve içecekleri denemeye açık:
- İspanyolların yüzde 37’si, Fransızların yüzde 26’sı, Almanların ve İtalyanların yüzde 22’si ve Polonyalıların yüzde 36’sı farklı dokuya sahip gıda ürünlerini denemeye sıcak yaklaştıklarını ifade ediyorlar.
- İngilizlerin ise dörtte biri meyve posası katılmış gazlı soft içeceklere ilgi duyduklarını belirtiyor. Amerika kıtası Avrupalılara göre biraz daha temkinli:
- Her 10 Kanadalının üçü, tatlı hamur işlerinden kurabiyeleri ve melez cipsleri tercih ediyor.
Meyve suyu tüketen Brezilyalıların yüzde 11’i keten tohumu ya da chia gibi tahıl ya da tohumlarla karıştırılmış meyve sularını tercih edebileceklerini söylüyor.