Çok güçlü bir antioksidan olan elma, sizi serbest radikallerden korur.
Tıp biliminin gelişmesiyle, mütevazi meyve elma hakkında her geçen gün biraz daha fazla şey öğreniyor ve elmayı menümüze eklemenin, neden doktorları bizden uzak tutabileceğini daha iyi anlıyoruz.
Yoğun bir araştırmadan sonra, ortalama 220 g bir elmanın 100 milyondan fazla bakteri içerdiği keşfedildi. Çekirdekleri, bu mikrobiyal topluluğun en yoğun olduğu yerler. Şayet çekirdeğini yemiyorsanız, sadece 10 milyona yakın bakteri ile haşır neşir oluyorsunuz.
Elmaların sağlık sorunlarını azaltıp azaltmadığına gelince… Bir grup uzman, günde bir elma yemenin zamanla farmasötik maliyetler ve doktor ziyaretlerinde azalma ile ilişkili olduğunu bize gösterdi.
Elma, yoğun ve çeşitli mikrobiyal içeriği ile bağırsaklar için gerçek bir güç kaynağı. Bağırsak sağlığının genel sağlıktaki önemi nedeniyle de elmanın, doktor ziyaretlerinin azaltılmasında rol oynayacağını söylemek abartılı olmaz.
Elmanın mikrobiyal profilinden bir ısırık alalım…
Elmanın çekirdeklerini yemek sakıncalı değil. Ve hayır, çekirdeklerini yutunca bağırsaklarda elma ağacı yetişmez! Bilim, aslında yapmanız gereken tam da bu, diyor.
Ancak tüm elmalar eşit olarak yaratılmamışlar. Spesifik olarak, faydalı bakteri topluluğunun en çeşitlisi, organik ve taze hasat edilmiş elmalarda bulunur. Eğer bu tür elmalara erişemiyorsanız, bildiğiniz normal elmalar da dost canlısı, küçük mikroorganizmalarla doludur.
Çeşitliliğin anahtar olduğunu da unutmamak gerekir, zira bir grup bakteri diğerlerinin aşırı çoğalmasını engeller ve tam ihtiyacımız olan biyolojik faydayı sağlar.
Elmayı sindirim sisteminiz için bu kadar cazip kılan, onları çiğ yememiz. Çünkü pişirmek veya ısıya maruz bırakmak, bakterileri öldürür.
Organik ve diğer elmaların analizinde, organik olmayanların, bilinen patojenlerden oluşan bakteri grubu Escherichia-Shigella’yı içerdiği, organik elmaların ise bu bakterileri taşımadığı bulundu. Organik elmaların Lactobacilli içerdiği, ancak diğer elmaların da bunu taşımadığı görüldü.
Bağırsaklarımızı bu kadar mutlu eden, yalnızca belirli bakteri türleri ve bunların çokluğu değil.
Probiyotikler sindirimimiz, bağışıklığımız, ruh halimiz, cilt sağlığımız ve daha fazlası üzerinde hüküm süren bağırsaklarda ve başka yerlerde yaşayan mikroorganizmalardır. Prebiyotiklerse onların yedikleri şey, yani insanlar olarak sindiremediğimiz liflerdir. Probiyotikler ve prebiyotikler farklı, ancak derinden bağlantılıdır.
Lif deposu elmalar iyi bakterileri beslerler.
Elmalarda bulunan prebiyotikler:
Pektin:
Bir elmanın lif içeriğinin yaklaşık yüzde 50’sini pektin oluşturur. Çoğunlukla kabuk ve çekirdekte bulunur. Pektin, iyi bakterileri besleyen ve kötü bakterileri aç bırakan, kısa zincirli bir yağ asidi olan bütiratın oluşmasına yardım eder. Bu da patojenlerin bağırsak duvarına o kadar kolay yapışamayacakları anlamına gelir. Ayrıca bağırsakta safra ve kolesterolü de bağlayarak, vücuttan atılmalarına yardımcı olur.
Polifenoller:
En yüksek miktarda elma kabuğunda bulunan bu antioksidanlar, daha iyi ve rahat sindirim, daha iyi bir yağ metabolizması ve azalan bağırsak iltihabı ile ilişkilidir.
Bu prebiyotikler, sindirim sorunlarına ve büyük rahatsızlığa yol açan bir flora olan Helikobakter Pylori’yi düşürmeye bile yardımcı olabilirler.
Peki günde kaç elma yemeli?
Bir Japon araştırmasına göre, sihirli sayı iki. İki hafta sonra, günde iki elma yiyen katılımcılarda Bifidobacteria ve Lactobacilli popülasyonlarının arttığı gözlendi.
Kaynak:
https://pedramshojai.medium.com