Söyleşi: Yaprak Özer
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Öğrenme Programları Yöneticisi. Bir tarafıyla uzaydan gelmiş gibi gözüken bir meslek diğer taraftan sıradan… Eninde sonunda müzecilik diyebilirsiniz ki, doğrudur… Düşünün; pandemide müzelerin rolünü ve değişen çehresini! Bunun neresi eski bildik, tanıdık, sıradan müzecilik?… Pera Müzesi sanat dünyamızda çok önemli yeri olan bir sanat merkezi. Bu önem yalnızca içinde barındırdığı sergilerin değeriyle ölçülemez, kurucularının oluşturduğu çaba, vizyon, çok çok önemli…
Önemli müzelerin uzun zamandır içinde farklı meslekleri barındırdıklarının farkındayım. Konu radarımdaydı ve doğru zamanı, doğru kişiyi bulmak isterken yolum Eda Göknar’la kesişti…
Gençlerimizin çoğu üniversitelerden umutla mezun oldukları gün hayatlarının umutsuzluğuyla tanışıyor; işsizlik! “Kutu dışında düşünün” deyip duruyoruz onlara ama kutu nedir, içi ve dışı neye benzer anlatmakta güçlük çekiyoruz. İşte bugün kadim bir mesleği nasıl dönüştürebileceğimizi anlatarak basit bir kutu dışında düşünme egzersizi yapmak istiyorum.
Söyleşimizin kısa bir özeti burada tamamı youtube‘da.
Sanat Yönetimi eğitimi almışsınız. 10 yıldır Pera Müzesi’nde çalışmaktasınız. Ne iş yapıyorsunuz?
Eda Göknar: Müzelerin öğrenme programları sanat ve toplum arasındaki bağı kurmak için en önemli alanlardan biri. Müzeler, sergileriyle ziyaretçilerin gereksinimleri ve ilgileri arasında atölyeler yoluyla ilişki kuruyor. Müzedeki öğrenme nesneler yoluyla öğrenme metodu. Duyuları temel alıyor ve yaşantıya dayanıyor. Ve sosyal hayatın bir parçası olmayı hedefliyor. Yani hafta içi ya da hafta sonu ailemizle sevdiklerimizle ya da kendimiz müzeye gidip vakit geçirebiliriz. Müze öğrenme programları formal eğitime destek verirken aynı zamanda bireylerin merak ettiklerini, kitaplarda okuduklarını görerek öğrenmelerini ve o müzenin misyonuna uygun eserleri tanıtmayı hedefliyor. Şöyle bir alanı da var müzelerin; sanatseverler sosyalleşiyor, o mekana geldiklerinde yeni kişilerle tanışma imkanı buluyor, yeni bilgiler öğreniyor, akran ediniyorlar kendilerine. Programlarımızda öncelikle sergi turlarıyla başlıyoruz; fiziksel de de çevrimiçi programlarımızda da… Katılımcılar sözel ifadeyle düşündüklerini ve duygularını paylaşmaya olanak buluyor. Ardından atölyede kelime kullanmadan, çoğunlukla yaratıcılıklarını kullanarak kendilerini ifade ediyor… burada daha çok duygularını anlamlandırma, yorumlama ve üzerine düşünme fırsatı veriliyor. O yüzden çok zengin bir alan. Bu atölyeler kapsamında zaman zaman alanında profesyoneller ve/ya da sanatçılarla buluşma imkanı buluyor sanatseverler. Böylelikle de aslında sanat eserine ya da sanatçıya ulaşılamamayı ortadan kaldırıp; daha yakın olabilmeyi deneyimleme fırsatı buluyorlar, öğrenme programlarına dahil olarak.
Yaprak Özer: “Akran buluşması”… “sanat ve sanatçının ulaşılabilir olması” dediniz. Altını çizmek isterim. Müzeler çevrimiçi o kadar çok kişiye kapılarını açtılar ki, neredeyse pandeminin güzel yanı diyeceğiz, diyebilir miyiz?
Eda Göknar: Kaynaklar açıldı, halihazırda paylaşıyorduk dijital platformlarımızda çok ağırlık, önem veriyorduk. Ancak sanatseverler, ziyaretçiler bakımından farkındalık arttı. Dolayısıyla erişilebilirlik meselesi ortaya çıktı. Var olan içeriklerimiz daha fazla keşfedildi bu süreçte diyebiliriz.
Yaprak Özer: Hedef kitlenizde de böyle bir çeşitlenme oldu mu?
Eda Göknar: Öğrenme Programları olarak, çocuklar, gençler, engelliler, yaşlılar, huzurevlerini kapsıyoruz. Demans başlangıcı olan yaşlılarımız, okul grupları, öğretmenler gibi, farklı kırılımlarda olan katılımcılarımızın hepsini sürdürmeye devam ediyoruz.
Yaprak Özer: Çok değerli eserlerin kapılarını açmak, halka yaklaştırmak, onların değerlerinde bir soru işareti yaratıyor mu? Sanatçılar ne düşünüyor?
Eda Göknar: Şu anda tüm dünya müzeleri koleksiyonlarını, eserlerini çevrimiçi ortama taşıdığı için, herkese açtığı için, müzenin başlarda kapalı alan olmasıyla, şimdi tüm eserlerin topluma ithaf edilmesi aslında hepimizin eserleri olduğunu gösteriyor. Doğru bir yaklaşım olduğu için dünya müzeleri eserlerini paylaşıyor kamuyla çevrimiçi ortamda da…