Sağlıktan tarıma hemen hemen her sektörde etkili olan nanoteknoloji alanındaki gelişmeler, adeta devrim niteliği taşıyor. Gıda sektörü de gelecekte nanoteknoloji sayesinde heyecan verici ürün ve uygulamalara sahne olabilir mi?
Nanoteknoloji son yıllarda birçok sektörde ilginç gelişmelerin yaşanmasına fırsat veriyor. Kendini temizleyen cam, stor perde ya da boyalar, antibakteriyel bandajlar, nanorobotlar, güneşten tüm gün koruyan kremler, vücut ısısını sabit tutan giysiler gibi birçok örnek şaşırtıcı şekilde insan yaşamını kolaylaştırıyor. Gelecekte gıda sektörü de bundan yararlanacak. Açlık, yoksulluk gelecekte nanogıdalar sayesinde yok olabilir mi? Gıdaya erişim, gıda güvenliği gibi sorunlar nanoteknoloji ile çözülebilir mi?
Geleceğin gıda sektöründe nanoteknolojiden “Nasıl?” yararlanılabileceğini ele almadan önce kavramlara kısaca göz atmakta yarar var:
- “Nano” belirli bir boyut aralığını tanımlamak için kullanılan bir kavram. Örneğin nanometre ölçü birimidir.
• “Nanopartiküller” de yine bu alanda dikkate almamız gereken bir kavram. Bu partiküller çıplak gözle veya konvansiyonel mikroskoplarla görülemeyecek kadar küçüktür. Bunları görmek için atomik kuvvetli mikroskoplar veya elektron mikroskopları kullanılır. - “Nanomalzemeler” ise bu alanda yararlanılan malzemelerin tümünü tanımlar. Bu tanıma giren birçok öğe doğada bulunur; volkanik kül, DNA molekülleri gibi birçok unsur nanomalzemelerden sayılabilir.
- “Nanoteknoloji” terimi ise geniş bir bilimsel alanı kapsar. Spesifik özelliklere sahip nanomalzemelerin yaratılması veya nanomalzemelerin teknolojide kullanılması anlamına gelebilir. Örneğin, sudan istenmeyen parçacıkları çıkarmak için nanoboyutlu deliklere sahip filtrelerin geliştirilmesi nanoteknolojinin ilgi ve çalışma alanına girer.
Gıda sektörüne odaklanarak nanoteknolojinin yapabileceklerinin boyutunu hesaplamamız şimdilik mümkün değil. Bu kapsamda akla gelen veya henüz gelmeyen birçok fikir, gelecekte nanoteknolojinin bir sonucu olarak karşımıza çıkabilir. Şimdilik sahip olduklarımıza bir bakalım:
Nanoparçacıkların boyut veya şeklini kontrol ederek, ilginç özelliklere sahip, duruma ve çevreye göre “davranış” sergileyen, tepki veren yeni materyaller yaratabiliriz.
Örneğin, gümüş nanoparçacıkların antibakteriyel özellikleri vardır. Gümüş iyonları sayesinde bakterileri hücrelerinin yüzeyine tutturarak çıkarabilir. Bir milyon nanopartikül büyük bir gümüş parçasından çok daha büyük bir yüzey alanına sahip olduğundan antibakteriyel özellikler açısından daha etkilidir. Bu nedenle mutfakta hijyen sağlanması gereken yüzeylerin antibakteriyel kaplamalarında nanoparçacıklar kullanılabilir.
Geleneksel yöntemlerde…
Doğada bulunan nanomalzemelerden bahsetmiştik. Sütte bulunan proteinler ve birada bulunan karbonhidratlar da bu gruba giriyor. Geleneksel yöntemlerle üretilen Hollandez sos, mayonez gibi tariflerde yumurtanın sahip olduğu nanoparçacıklar, beyazın ve sarısının ayrı ayrı işlemden geçirilmesiyle geleneksel lezzetlerin elde edilmesini sağlıyor. Eğer malzemeleri ayırmadan kullanırsanız bu lezzetlere ulaşamıyorsunuz. Yani insanlık bazı nanomalzemeleri ve onlardan nasıl yararlanacağını çok uzun yıllar önce keşfetmiş ancak adını koymamış.
Gıda sektörü nasıl etkilenebilir?
Nanoteknolojinin gıda sektörünü derinden etkileyebileceği birçok nokta bulunuyor. Bu aşamada eldeki verilere dayanarak gıda sektöründe nanoteknolojiden nasıl yararlanabiliriz? İşte bu soru geleceğin nanomalzemelerine de ışık tutuyor.
- Hijyen ve gıda güvenliği konusunda nanoteknolojiden yararlanılabilir. Gümüş örneğinde olduğu gibi antibakteriyel yüzey oluşturulması için farklı nanomalzemeler kullanılabilir. Bir gıdanın son kullanma tarihi geçtiğinde ya da bozulduğunda renk değiştiren ya da farklı şekilde sinyal veren ambalajlar da bu kapsamda geliştirilebilir.
- Tedarik zincirinde güvenirlik ve takip edebilme kolaylığı sağlanabilir. Gıda ürünlerinin tanımlanması ve takip edilmesi için nanobarkodlar ve okuyucular geliştirilebilir. Ayrıca içki gibi bazı ürünlerin sahtelerinin yapılmasının önüne geçmek için de nanoteknolojiden yararlanılabilir.
- Gıdaların tadını değiştirmek, besin değerleriyle oynamak da yine bu sayede mümkün olabilir. Gıdaya erişimi sınırlı olan ülkeler ve açlığın yok edilmesi için nanoteknoloji etkili bir çözüm sunabilir.
- Tadı hoş olmayan besinlerin nanozerrecikler sayesinde aromalarını değiştirmek söz konusu olabilir. Böylelikle yemek seçen özellikle bebek ve çocukların daha sağlıklı ve dengeli şekilde beslenmesi sağlanabilir.
Avrupa’ya bakacak olursak şu an itibarıyla nanoteknolojinin geliştirdiği, içinde tamamen nanomalzemelerin kullanıldığı bir gıda ürünü bulunmuyor ancak bu durum gelecekte de olmayacağı anlamına gelmiyor. Tabii öncelikle herkesin aklına şu soru geliyor: Bu ürünlere nasıl güvenebiliriz? Bu gibi malzemelerin kullanılması için yetkili otoriteler tarafından onay alınması gerekiyor ki, bu da nanogıdaların güvenliği için son derece önemli. Geleceği şimdiden merak edenler nanoteknoloji alanındaki hızlı gelişmeleri yakından izlemeye devam etmeli.
Kaynak: Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (The European Food Information Council – EUFIC)