Göz, mide, bağırsak… Sizce önce hangisi doymalı? İçgüdülerimiz yeme davranışlarımızı; neyi, ne zaman ve ne kadar yiyeceğimizi etkiliyor. “Önce gözün doysun” gündelik hayatta sık kullandığımız bir deyim… Konu yemek olduğunda sanki daha bir anlam kazanıyor, ne dersiniz?
Açlık ipuçları, insanların neden yemek yemeyi seçtiğinin yalnızca bir parçası. Yeme davranışını yönlendiren psikoloji ve biyolojiyle ilgilenen bilim insanları, beynin yemekle ilgili deneyimlerinin yeme kararlarını nasıl şekillendirdiğini araştırıyor.
Gözlerinizle yemek yemek
Gıda ile ilgili görsel ipuçları beslenme davranışlarını şekillendirebiliyor. Örneğin, yiyeceklerin bilinen bir markanın ambalajına sarılması, o yiyeceği seçmek için yeterli olabiliyor.
Bir dizi duyusal uyaran – sesler, kokular ve dokular – yemek yemenin zevkli sonuçlarıyla ilişkilendirilebilir ve yemekle ilgili kararları etkileyebilir. Bu nedenle bir gıda markası için akılda kalıcı bir jingle’ı duymak, televizyonda yeni çıkan bir gıda reklamı görmek veya en sevdiğiniz lokantanın önünden geçmek, tüketim kararınızı şekillendirebilir ve bazen aşırıya kaçmanıza da neden olabilir.
İçgüdülerinize güvenin
Açlık veya tokluk hisleri, yemekle ilgili karar verme sürecinizi etkileyen önemli içgüdülerdir.
Algısal durumların yeme davranışlarını nasıl şekillendirdiğini incelemek için araştırmacılar, laboratuvar farelerini açlık veya tokluk duygularını yiyecek alıp almamaları ile ilişkilendirmeleri için eğitti. Bunu, farelere yalnızca aç veya tok olduklarında yiyecek vererek yaptılar, böylece fareler yiyeceğin mevcut olup olmayacağını hesaplamak için bu içsel ipuçlarını tanımaya zorlandılar. Eğer bir fare sadece acıktığında yiyecek bekleyecek şekilde eğitilirse, doyduğunu hissettiğinde genellikle yiyeceğin bulunduğu alandan kaçınacağı çünkü beslenmeyi beklemediği sonucuna varıldı.
Bağırsaklarınızdan gelen sinyallerin ne zaman yemek yiyeceğinizi belirlemesi şaşırtıcı değildir, ancak içgüdülerin oynadığı rol beklediğinizden daha derindir.
Bağırsak ve beyin bağlantısı
Bağırsak-beyin ekseni veya bağırsaklarınız ile beyniniz arasındaki biyokimyasal bağlantı, beslenme davranışlarını birçok yönden şekillendirir. Bunlardan biri, diğer şeylerin yanı sıra sindirim sistemini kontrol etmeye yardımcı olan bir sinir olan vagus sinirini içerir; bu sinir besin bilgilerini hızlı bir şekilde beyne iletir. Vagus siniri sadece sindirim sinyallerinin iletilmesinde değil, aynı zamanda nasıl hissettiğinizi ve davrandığınızı etkileyebilecek bir dizi başka içgüdünün iletiminde de önemli bir rol oynar.
Farkındalığın faydaları
İçgüdüler konusunda farkındalığın zayıf olması yeme bozuklukları gibi bir dizi beslenme davranışı ile ilişkilidir. Örneğin, açlık hissi gibi içgüdüsel sinyaller yemek yeme motivasyonunu tetikleyemediğinde anoreksiya ortaya çıkabilir. Alternatif olarak, tokluk hissinin lezzetli yiyeceklerin zevkli sonuçlarını azaltmak için kullanılamaması durumu tıkınırcasına yeme ile sonuçlanabilir.
Dış dünyadan gelen birçok stres faktörü yemek yeme tercihlerini etkiler; örneğin yoğun bir çalışma takvimi, yeni bir ortama uyum sağlama baskıları ve aşırıya kaçıldığında hissedilen suçluluk duyguları. Bu gibi dönemlerde, içgüdülerinizi dinlemek ve farkındalık kazanmak özellikle önemlidir. Bu, beslenme alışkanlıklarınıza daha bütünsel bir yaklaşım kazandırmaya yardımcı olabilir. Dış faktörlere takılmak ve yeme davranışınıza koşullar koymak yerine, anın ve her lokmanın tadını çıkarın ve içgüdülerinize güvenip oynamak üzere tasarlandıkları rolde işlev görmeleri için zaman tanıyın.