Güven İslamoğlu’nun rotasını izleyerek Karaburun yarımadasını, köylerini ve saklı lezzetlerini keşfetmeye ne dersiniz?
- Uçsuz bucaksız kumsalları, dümdüz ovaları, küçük koyları, dar vadileri, yerel dokusu bozulmamış köyleri, yaşanmışlık kokan ruhu, bahçeleri ve bağlarıyla doyum olmayan bir yarımada Karaburun.
- Karaburun’da her kış nergisler kokusuyla insanın başını döndürüyor. Karaburun’un köylerinden Bozköy bir nergis cenneti. Türkiye’de satılan nergislerin tamamı neredeyse Karaburun’da yetişiyor. Yani kışın Karaburun’a gitmek için en güzel nedenlerden biri nergis, diğeri de balık…
- Karaburun denizden babanız çıksa yiyebileceğiniz nadir bölgelerden. Bölgenin koyları denizdeki canlıların en önemli ihtiyaçları olan poseidon çayırları açısından çok zengin. Bu da balığın daha lezzetli olmasını sağlıyor.
- Karaburun’un Saip köyündeki “Saip Kır Kahvesi”nde ev reçellerinden şerbetlere, zeytinyağından, bala kadar bu yöreye özgü her şeyi bulmanız mümkün. Saip köyüne yolunuz düşerse çeşit çeşit reçeller ve yörenin otlarıyla yaptıkları şerbetlerle beraber sundukları kahve denemeye değer.
- Kopanüstü peynir, hurma ve enginar yarımadanın olmazsa olmazlarından. Dalından koparılıp hiçbir işleme tabi tutulmadan yenebilen özel hurma zeytininin tadına bakmadan ve acı peynir diye de bilinen kopanisti peynirinden almadan dönmeyin.
Kadınların yanından bile geçmediği kahvehaneyi devralarak buraya hayat veren Şükran Kandıralı, Kösedere’nin kaybolan lezzetlerini yeniden yaşatmaya başlamış. Sadece Karaburun’da bilinen yarımadanın orijinal lezzetlerinden “öküz köfte” yapılırken önce dana bonfile kuşbaşı doğranır, nane, soğan, karabiberle karılır, sonra un sulandırılıp sulu hamur elde edilir ve ikisi karıştırılır, ardından kızgın yağa lokma gibi kaşıkla dökülür.