Yazı: Yaprak Özer
İnovasyon pek de adil dağılmıyor, örneğin bazı coğrafyalara uğramıyor… Bazı sektör ve şirketlerden de vazgeçmiş görünüyor… en çok ihmal ettiği kesim ise bireyler. Gençleri kucaklıyor da yaşlı nüfusu görmezden gelmeyi tercih ediyor.
Böyle olmak zorunda değil. Çok çok güzel bir yenilikçi bir yaklaşımdan söz edeceğim. Paylaştığım kısa videoyu izlerken kahkaha atacak, aynı zamanda gözlerinizin yaşarmasına engel olamayacaksınız. Nüfusun demografik yapısı olarak dünyanın en yaşlı ülkelerinden biri olan Japonya’da bir restoranın hikayesi bu. Tokyo’daki bu restoranda yaşlanan garsonların giderek artan hataları üzerine yeni bir konsept geliştirmişler. Düpedüz bir inovasyon örneği: “Hatalı Siparişler Restoranı”. Restoranda müşteri memnuniyetsizliği yaratan sorun: Demans ve Alzheimer gibi hastalıklara yenik düşen garsonlar. Klasik çözüm, yaşlanan garsonları işten uzaklaştırmak yerlerine gençleri almak olurdu…
Demanslı – Alzheimerlı Garsonlar
“Hatalı Siparişler Restoranı”, yaşlıları hayata katmanın yolunu arayıp bulmuş, restoranın özelliğini ve pazarlamasını da bu fikir üzerine kurgulamış. Garsonlar yaşlı, hepsi hafıza kaybı yaşıyor. Yaptıkları işin özü ise siparişleri anımsamak. Ama müşteriler kendilerine hizmet eden kişilerin durumunu bilerek isteyerek bu restoranı seçtikleri için ortaya dünyanın en neşeli yeme içme serüveni çıkıyor. Hesaplamalara göre siparişlerin %37’si yanlış gelip gidiyor ama müşterilerin memnuniyet oranı %99. Gençler yaşlıların sorununu empatiyle karşılıyor, yaşlılar hala işe yaradıklarını görüyor, yalnızlıklarını unutuyor. Kapsayıcı, birbirine saygı ve sevgi besleyen tolerans içinde yaşam kavramı çıkıyor.
İnovasyon dediğin nedir?
Faydalı-fonksiyonel sonucu olan yenilik… Boston, Londra ve Tel Aviv gibi coğrafyalar inovasyonun canlı olduğu, teknolojinin yeşerdiği coğrafyalara örnek. İnovasyon finansal kaynakların adresi, yetkin insan kaynağının cazibe merkezi… hayata konfor katan buluşların araştırma geliştirme merkezi demek.
Peki hayat bu kadar mı?
Eşitsizlik inovasyonun doğasında olsa da, akıllı ve duyarlı teşviklerin inovasyonu canlandırdığı bir gerçek. İnovasyon üretimi geniş bir alana yayıldığında değere kavuşuyor. Dijital çağda inovasyonun özellikleri tabii ki, değişiyor. Gelin iş dünyası tarafından bakalım. Böylece inovasyonla toplum arasındaki bağı ya da tam tersi kopukluğu daha iyi görebiliriz.
Dijital dönüşüm, inovasyonun temel bileşeni olan bilgi ve enformasyonun üretilmesi ve yayılmasının maliyetindeki önemli düşüş nedeniyle inovasyonu değiştiriyor. Veriler inovasyon için kilit bir girdi. İnovasyon teknolojilerin sağladığı hizmetlerin geliştirilmesine odaklanıyor. Sanal simülasyon, 3D baskı gibi dijital teknolojiler sayesinde inovasyon döngüleri hızlanıyor.
Dijital inovasyon pazar dinamiklerini değiştiriyor, “süperstar” firmaların yükselişini destekliyor. ‘en iyiler’ ile ‘diğerleri’ arasındaki uçurum açılmaya başlıyor. İnovasyonun faydaları eşit yayılsaydı, yani en yenilikçi alanlarda üretilen bilgi ve teknoloji ekonominin geneline ulaşabilse, tüm sektörlerde ve bölgelerde üretkenlik ve refah üzerinde olumlu bir etki oluşsaydı, yenilikçi faaliyetlerin kapsayıcılığı açısından sorun olmayacaktı.
Ne yapılmalı?
İnovasyon politikaları çoğu ülkede büyüme gündeminin merkezinde yer alıyor. Ancak kapsayıcılığı teşvik etme stratejilerde ön plana çıkmıyor. Kapsayıcı inovasyon politikaları – inovasyon faaliyetlerinde yeterince temsil edilmeyen bireylerin, sosyal grupların, firmaların, sektörlerin ve bölgelerin katılımının önündeki engelleri kaldırmayı amaçlayan politikalar hükümetlerin uygulama setine eklenmeli.
Küresel yaşlanma ve teknoloji
Toplumsal mutabakata ihtiyacımız var. Küresel yaşlanma ve teknolojik yenilik yarının yaşamını şekillendiriyor. Bu ikisi arasında birbiriyle çatışan ya da birbirini tamamlayan olası etkileşimler, bugün geliştirdiğimiz toplumsal mutabakata ve politika temellerine bağlı.
Uzun ömür, düşen doğurganlık, yaş yapılarını dönüştürüyor. Dün, yaşlı yetişkinlerden daha fazla genç insanların olduğu nüfus yapısında yaşıyorduk, bugün değil. Nüfuslarının en hızlı büyüyen kısmı 60 yaşın üzeri. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, günümüzde 60 yaşın üzerindeki insan sayısının beş yaşın altındaki çocuk sayısından daha fazla. Nüfusun yaşlanması genellikle yüksek refah düzeyine sahip ülkelerin bir özelliği olarak görülüyor. Oysa orta ve düşük gelirli ülkeler de aynı demografik geçiş sürecinde. Üstelik bu ülkeler, yüksek gelirli ekonomilerle kıyaslandığında çok daha hızlı yaşlanıyor. Dünya nüfusu yaşlanmaya devam ettikçe, yaşlı yetişkinlerin ihtiyaçlarını ve yeteneklerini karşılayan teknolojiler tasarlamak giderek daha önemli hale geliyor. Erişilebilir, kullanıcı dostu ve uygun fiyatlı teknolojiler tasarlayarak, yaşlılar ve gençler arasında dijital bir köprü kurabiliriz.
Japon halk hikayesi
Köyde evinin su ihtiyacını omuzlarına yerleştirdiği sopanın iki ucundaki kovalara dereden su alarak karşılayan yaşlı kadının öyküsü… Kovalarından biri kendisi gibi yaşlı. Eski kovada delikler var, kaçak yapıyor. Eve gelene kadar içindeki su neredeyse yarıya iniyor. Yaşlı kova üzgün… bir gün yaşlı kadından özür diliyor, “Suyu tutamıyorum, beni değiştirebilirsin sana gücenmem” diyor. Ya yaşlı kadın nasıl yanıt veriyor? Kovaya, “Geriye dönüp bir bakar mısın” diyerek geldikleri yolu işaret ediyor. “Yolun kenarındaki çiçekleri görüyor musun? Sen olmasan onlar yaşayabilir miydi?… Sen onlara her gün can katıyorsun, ben de her gün dereden eve dönerken bu güzelliklerin arasından yürüyorum…”
Ne güzel bir hikaye değil mi?