Yaş aldıkça hayatımızda bedensel ve ruhsal bazı değişimler meydana gelebilir. Ama Fransız oyun yazarı Jean Anouilh’in de dediği gibi “insan yaşlanmaya karar verdiği gün yaşlanır.” Bu kararı olabildiği kadar geciktirip dolu dolu bir yaşam sürmek dileğiyle!
Alzheimer ve şeker bağlantısı
Araştırmalar Alzheimer hastalarının yüzde 80’inde ya tip 2 diyabet ya da kan şekeri seviyelerinde dengesizlik olduğunu gösteriyor. Bu iki rahatsızlık
arasındaki bağlantı o kadar güçlü ki bilim insanları Alzheimer hastalığını “tip 3 diyabet” olarak adlandırıyor. Yüksek insülin seviyeleri nöronlar ile çatışabiliyor, hafıza ve konsantrasyon da dahil olmak üzere bilişsel işlevleri etkileyebiliyor. Glukoza daha fazla maruz kalmak aynı zamanda glikasyon olarak bilinen sürece karşı duyarlılığın artması anlamına da geliyor. Glikasyon diyabet ve Alzheimer arasındaki bağlantıya gönderme yapıyor. Bu, belli proteinlerin yüksek seviyede glukoza maruz kaldığında hasar
gördüğü bir süreç. Glikasyon süreci ileri glikasyon son ürünleri (AGE) olarak
bilinen proteinleri yaratıyor. Bu AGE’ler nöronların düzgün çalışmasına engel
olabiliyor. Yapılan araştırmalar Alzheimer hastalarının beyinlerinde, bu AGE’lerin
hastalığı olmayan insanlara kıyasla yüksek seviyelerde olduğunu ortaya koyuyor. AGE’ler Alzheimer hastalarının beyinlerinin karakteristik bir özelliği olan amiloid plak oluşumuna katkıda bulunuyor. Uzun lafın kısası; şekerli yiyeceklerin ve rafine karbonhidratların
yer aldığı bir beslenme düzeni insülin direncini artırıyor, sonuç olarak tip 2 diyabet ve daha sonra Alzheimer hastalığına yol açabiliyor.
Hava kirliliği yaşlandırıyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 yılında yayınladığı rapor, hava kirliliğini en önemli ‘çevresel hastalık risk faktörü’ olarak tanımlıyor. Şehirlerde yaşayan insanlar bu çevresel risklere maruz kalıyor. Yapılan son bilimsel araştırmalar, hava kirliliğinin şehirli insanların cildinde kırışıklık ve lekelere sebep olarak erken yaşlanmaya davetiye çıkardığını gösteriyor. Hava kirliliğinin yaşlanmaya tek etkisi bu da değil. İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nden bilim insanlarının 34 bin kişi üzerinde gerçekleştirdikleri son araştırma da bunu kanıtlar nitelikte. Bu çalışmada iki grup oluşturuldu: Temiz hava soluyanlar ve kirli
hava soluyanlar. Yapılan karşılaştırmada bu iki grubun beyinlerinde 10 yıllık bir yaş
farkı olduğu saptandı.
Yaş dilimleri değişti
2017 yılında yaş dilimlerini güncelleyen Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni yaş dilimi listesine göre 66-79 yaş arası orta yaşı ifade ederken, 80-100 yaş arası yaşlı olarak adlandırılıyor. Bu listeye göre, 65 yaşa kadar “genç” sayılıyoruz!
Pozitif yaşlanmak mümkün
“Pozitif yaşlanma” olumlu bir tavır sürdürme, kişinin kendisini iyi hissetme, formda ve sağlıklı tutma, hayata tam olarak dahil olma sürecini tanımlamak için kullanılan bir terim… Yaşlanmayla ilgili olumlu bir tavır takınmak çok önemli çünkü bu yaklaşım kişinin
kendisini zinde hissetmesini sağlıyor, hayat döngüsünün bu kısmında kontrol duygusu veriyor. Bunun için öncelikle kalıplaşmış yaşlanma duygusundan vazgeçmek, dost meclislerinde vakit geçirmeye ve sosyal olmaya devam etmek, aktif olmak, kitap okumak, film seyretmek, müzik dinlemek, hobilerle ilgilenmek; kısacası hoşlandığınız ne
varsa bunu hız kesmeden sürdürmek gerekiyor.
Pozitif yaşlanmak mümkün