Kabaca “moda” diye kodladığımız tekstil ağırlıklı giyim sektörünün “iklim modası”yla tanışmasının zamanıdır. Moda ve güzellik adına yapılan tüm çalışmaların yer kürenin güzelliğine tehdit olduğunu görmek bu satırları okuyan çoklarının hoşuna gitmeyecek şüphesiz. Klişe olsa da, “gerçekler acı”. Bakalım kim “kral çıplak” deme cesaretini gösterecek. Sektör 2.1 milyar ton sera gazından sorumlu. Şimdilik diyaloglar “Doğa intikamını alıyor” diyen kadercilerle “Hala düzeltilebilecek şeyler var, çalışmalıyız!” diyen optimist gerçekçiler arasında gidip geliyor…
Bu yazıda moda endüstrisinin dokunduğu değer zincirinin (üreticiler, fabrikalar, markalar, perakendeciler, yasa koyucular, yatırımcılar, tüketiciler) mercek altına alınarak hazırlanan bir çalışmanın özet verileriyle buluşturmak istiyoruz sizi. Detaylarını aşağıda bulacağınız çalışmada değer zincirini oluşturan her halkanın değişim yaratmada tetikleyici ve kritik bir role sahip olduğu görülüyor: moda sektörü küresel karbon salımının yüzde 4’ünden sorumlu!
Sanayi sektörü, ağırlıklı büyük oyun kurucular, küresel iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek amaçlı karbon emisyonlarını azaltmak için çalışmalara devam ediyor. Tabii yaşanan iklim krizinde sadece sanayi sektörünü günah keçisi ilan etmek ne kadar doğru, tartışılır. ABD merkezli yönetim danışmanlık şirketi McKinsey ile moda sektöründe çalışmalar yapan kar amacı gütmeyen bir düşünce kuruluşu olan Global Fashion Agenda’nın birlikte yaptığı araştırma, moda sektörünün 2018’de küresel toplamın yaklaşık yüzde 4’ü olan 2,1 milyar ton sera gazı emisyonundan sorumlu olduğunu gösteriyor. Bunu şöyle ifade etmek belki daha anlaşılır olabilir, moda sektörünün sera gazı emisyonu Fransa, Almanya ve İngiltere’de tüm sektörlerin yaydıkları toplam emisyon oranına eşit.
Diğer taraftan tüm azaltma çabalarına rağmen 2015 Paris Anlaşması’nda onaylanan iklim değişikliğini hafifletme hedeflerine ulaşmak için sektörün alması gereken daha çok yol var. Öyle ki, 2030 hedeflerine ulaşmak için sera gazı emisyonların 1,1 milyar ton CO2 eşdeğerine düşmesi gerekecek. Tabii COVID-19’un olası etkisini hesaba katmak gerek.
Hızlandırılmış azaltma
Sera gazı ayak izini azaltmada karşılaşılan zorluklardan biri, değişen nüfus ve tüketim modellerinin sektördeki büyümeyi sürdürme olasılığı. Herhangi bir azaltma önlemi alınmazsa, hacimlerde öngörülen artış, karbon emisyonları 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 2,7 milyar tona çıkarabilir. Bununla birlikte, endüstri mevcut hızında karbondan arındırma girişimlerini benimsemeye devam ederse, emisyonları 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 2,1 milyar tonda sınırlayabilir. Bu çabalarla bile, hedefin neredeyse 2 katı üzerinde bir orana ulaşılmış oluyor. Hızlandırılmış azaltma senaryosu kapsamındaki emisyon azaltımının yaklaşık yüzde 60’ının, enerji verimliliği iyileştirmeleri, markaların ve perakendecilerin desteğiyle yenilenebilir enerjiye geçiş gibi girişimlerle gerçekleştirilebileceği vurgulanıyor. Markaların operasyonel iyileştirmeleriyle emisyonların yüzde 18’i, tüketici davranışındaki değişikliklerle de yüzde 21’inin azaltılabileceği verilen diğer değerler arasında.
Maliyeti düşük önlemler
Moda endüstrisi için iyi haber, hızlandırılmış azaltma için gereken eylemlerin çoğunun mütevazı bir maliyetle gerçekleştirilebilmesi mümkün. Bu önlemlerin neredeyse yüzde 90’ının, azaltılan ton/sera gazı emisyonu başına 50 dolardan daha az maliyetli olacağı hesaplanıyor. Dahası, önlemlerin yaklaşık yüzde 55’i sektör için net maliyet tasarrufu sağlıyor. Bu süreçte markalar ve perakendecilerin, uzun vadeli sosyal ve çevresel faydalar için yatırım yapmak üzere değer zincirindeki diğer halkalarla iş birliği yapmaları önemli.
Araştırmaya göre üreticiler malzeme üretimini ve işlemesini dekarbonize ederek ve imalat atıklarını en aza indirerek azaltmanın yüzde 61’ini sağlayabilirler. Enerji verimliliğindeki iyileştirmeler ve fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş de 2030’da yaklaşık 1 milyar ton emisyon azaltımı sağlayabilir. Ayrıca sürdürülebilir tüketici davranışını teşvik etmek önemle bahsedilen bir konu. Moda tüketiminde daha bilinçli bir yaklaşımın benimsenmesi, kullanım ve yeniden kullanım sırasında tüketici davranışındaki değişiklikler ve yeni iş modellerinin piyasaya sürülmesinin, 2030’da 347 milyon ton emisyon azaltımına katkıda bulunabileceği belirtiliyor. Nasıl mı olacak? Giysi kiralama, ikinci el satış, ürünlerin onarım ve yenilenmesini teşvik eden yeni iş modelleri, kullanılmayan ürünlerin geri dönüşüme kazandırılması… önerilerden bazıları. Kaderci değil gerçekçi olmak ve yaşanabilir bir dünya için değişime açık olmak bizim elimizde, siz ne dersiniz?