Erken yaşlarda başlayan ve düzenli yapılan ağız ve diş bakımı uzun yıllar sağlıklı dişlere sahip olmanın en önemli koşulu.
Sadece fırçalamak yetmiyor!
Yaşam boyunca parlak ve sağlıklı bir gülümsemeye sahip olmanın anahtarı, doğru ağız hijyeni rutinini uygulamakla mümkün. Bunun için günde 2 kez dişleri fırçalamaktan çok daha ötesi yapılmalı…
Diş hekimleri, dişlerin arasında ya da diş eti çizgisinin altında kalan plakların sertleşerek diş taşına dönüşmesine fırsat vermeden temizlemek için günde bir kez diş ipiyle temizlemeyi tavsiye ediyor. Diş taşı bir kez oluştuğu zaman ancak diş hekimi tarafından profesyonel temizlikle önüne geçiliyor. Ayrıca özellikle öğün aralarında tüketilen şekerli ve nişastalı yiyecekleri ve yapışkan atıştırmalıkları sınırlı tutmak da diş sağlığı için önemli.
Kimler risk altında?
Yaş aldıkça, ağız ve diş sağlığı daha önemli oluyor. Yetişkinlerde diş çürümelerinin yanı sıra ciddi sorunlara neden olabilecek diş eti hastalıkları da görülebiliyor. 35 yaşından sonra kişiler, çürüklerden çok diş eti hastalıklarına bağlı olarak diş kaybediyor. Dişlerin üzerinde biriken bakteri içeren plaklar ve diş taşları tedavi edilmezse çene kemiğine ve destekleyici yapılara geri döndürülemez hasarlar verebiliyor.
Diş hekimleri, dolguların sürekli kontrollerinin yapılmasını öneriyor. Bir dolgunun ortalama ömrü 8-10 yıl kabul ediliyor. Dolgular kırıldığında yiyecek artıkları, bakteriler bu kırıkların içinden sızarak dolguların altına girebiliyor ve dişin derinlerinde çürümeler oluşturabiliyor.
Yetişkinlerde sigara kullananlar ve fazla kilolular daha riskli grupta bulunuyor. Ayrıca kadınların bazı dönemlerde diş sağlığına daha fazla özen göstermeleri bekleniyor. Buluğ çağı, regl dönemi, hamilelik dönemi ve menopozda yaşanan hormon değişiklikleri diş etlerinin bakteri plağına karşı tepkisini artırıyor. Son dönemde yapılan araştırmalar, obeziteyle diş eti hastalıkları arasında yakın ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Yine araştırmalara göre, sigara ve tütün ürünleri içenlerin diş eti hastalıklarına yakalanma riski, içmeyenlere oranla üç kat daha fazla oluyor.
Yaş ilerledikçe…
Ağız ve diş sağlığının bozulması, yaşlanmanın doğal bir sonucu değil… Yani ağız hijyenine dikkat eden yaşlı bireylerin diş sağlığı, dikkat etmeyen gençlerden bile iyi olabiliyor. Düzenli hekime gitme alışkanlığı ve doğru beslenme yöntemlerinin uygulanmasıyla günümüzde dişler daha uzun süre sağlıklı kalabiliyor.
Tabii yaşlanmaya paralel olarak diş minesinde meydana gelen aşınma sonucu dişlerde şekilsel değişiklikler görülebiliyor. Bu durum basit yüzeysel aşınmalardan önlem alınmazsa diş kaybına kadar ilerleyebiliyor. Yaşla birlikte tükürük üretimi de azalıyor. Kalsiyum, fosfat ve florit içeren tükürük, çürüklerin remineralizasyonunda önemli rol oynuyor. Tükürük azlığı sorunu olan yaşlılarda, çürükler, mantar, yutma zorluğu ve mukoza hastalıkları gözlenebiliyor.
6 ayda bir kontrol önemli!
Diş hekimleri, yaşla birlikte dişlerin köklerinin açığa çıktığına ve bu köklerin üzerini kaplayan mine tabakası olmadığı için bu bölgenin çürük oluşmasına daha yatkın olduğuna dikkat çekiyor. İlerleyen yaşla birlikte, hasta ağız hijyenini yeterli derecede sağlayamıyorsa plak birikimi de artıyor. Özellikle 60 yaş üzeri kişilerin bu nedenle diş sağlığı konusunda daha çok bilgilendirilmesi gerekiyor.
Yaşlılarda en önemli sorun olan kısmi ya da tamamen diş kaybı durumlarında, protez çözüm oluyor. Burada en önemli nokta, protezlerin günlük temizliğinin atlanmaması, bu temizliğe özen gösterilmezse mantar enfeksiyonu oluşabiliyor. Ayrıca yaşı ilerlemiş hastalarda, sinir sistemindeki nöron kaybı, dil ve dudak koordinasyonundaki azalmaya bağlı olarak protezlerin adaptasyonu da güçleşebiliyor. Yaşlılıkta sistemik hastalıklarda artış olduğundan ağız bakımında daha özenli olmak ve 6 ayda bir diş hekimi kontrolüne gidilmesi öneriliyor.
Derleme kaynaklar:
www.medicadent.com
www.memorial.com.tr
www ailehekimligi.gov.tr
www.medicalpark.com.tr
www.smileydent.com